CİNSEL BİLGİLER

cinsel sorunlar

 

Her çift mutlaka ilişkilerinin bir döneminde yatak odasında problem yaşamıştır. İşte en yaygın seks sorunları ve çözümleri…

Seks, ilişkinin tuzu biberidir ve tuzsuz yemek bir şeye benzemez. Eğer yatak odanızda bir problem yaşıyorsanız, çok sevseniz bile bu, sevgilinizle olan ilişkinizi zedeler ve o ilişki bitmeye mahkum olur. Genelde seks sorunlarının basit çözümleri vardır; çözülmesi zor olan çiftlerin arasındaki iletişim sorunudur.

Dışarıdan çok ateşli bir çift olarak görünüyorsunuz ve herkes sizin cinsel hayatınızın da çok renkli olduğunu tahmin ediyor ama yanılıyorlar… Uzun süreli ilişki yaşayan çiftlerin 60ı yatak odalarında problem yaşıyor.

Bunun en büyük sebebi çiftlerin cinsel tatminsizliklerini birbirleriyle paylaşmamaları ve bunu konuşmaktan çekinmeleri. Kendilerini yetersiz bulan çiftler, sorunlarını dile getirmekten utanıyor ve bu genelde ilişkide sonun başlangıcı oluyor…

Aslında cinsel bir sorunu çözmek çoğu zaman oldukça basittir, yeter ki onu doğru teşhis edebilelim. İşte size bu konuda yol gösterecek en yaygın 5 seks sorunu ve çözümleri…

1- Sizi Tatmin Edemiyor Ama Ettiğini Mi Sanıyor?
Erkekler genelde başka kadınlar üzerinde işe yaramış olan eski yöntemlerini uygulamayı sürdürür. Siz bundan hoşlanmadığınızı söyleyene kadar da böyle yapmaya devam eder; çok hızlı, çok yavaş ya da istediğinizden çok farklı olduğu için sizi mutlu edebilecek noktaya ulaşamaz. Bu onun yatakta kötü olduğunu göstermez, sadece bundan hoşlanmadığınızı ona söylemediğinizi gösterir.

Konuyu nazik bir şekilde açmalısınız; bunun bir yolu da ona hoşlandığınız tarzı kendi bulmuş gibi hissettirmek olabilir. Seks sırasında farklı bir şey yaptığında bundan hoşlandığınızı o anda söyleyin.

Yapmasını istediğiniz bir hareket varsa ya da belli bir yerinize dokunmasından hoşlanıyorsanız, seks sırasında onun elini tutarak istediğiniz yere yönlendirin. Bu sessiz yöntemi daha kolay kavrayacaklardır.

2- Sizin Libidonuz Onunkinden Fazla Mı?
Arada bir “Başım ağrıyor” geceleri yaşanabilir fakat bazı çiftler tamamen ayrı zamanlarda seks isteğinden yakınıyor. Eğer isteği az olan taraf erkekse sorun çok daha büyük oluyor. Çok sayıda erkeğin libidosu kız arkadaşınınkinden düşük ancak bunu kabul etmiyorlar çünkü isteksiz olmak bir erkeğe kendisini güçsüz hissettirebilir, yüksek libidosu olan bir kadın da cinselliğinden utanıp erkeğin kendisini çekici bulmadığını sanabilir.

Erkekler strese iki şekilde tepki verir: Ya sorunlarından kurtulmak için sekse aşırı düşkün hale gelirler ya da seksi düşünemeyecek durumda olurlar. O dönemlerde anlayışlı olmaya çalışın ve ona zaman tanıyın.

Eğer baştan beri durum bu şekildeyse ikinizin neden farklı frekanslarda olduğunuzu çözmeniz gerekiyor. Sizin kadar istekli olmaması için tutucu bir aileden geliyor olmasından tutun da, kötü cinsel tecrübelere kadar tonlarca uzanan tonlarca sebep var. Seks isteğiniz onunkinden daha fazlaysa bu konuyu onunla konuşarak, onun istemediği bir zamanda kendi ihtiyaçlarınız olabileceğini yumuşak bir dille söyleyin.

3- Teknik Zorluklar Mı Var?
Erkek arkadaşınız cinsel zorluklar yaşıyorsa yapmak isteyeceğiniz son şey onunla bu konuda konuşmak olacaktır. Ancak onu genç ve güçlü erkeklerin bile erken yaşta geç boşalma veya ereksiyon olamama gibi sorunlarla karşı karşıya kalabileceği konusunda ikna etmelisiniz. Erkekler için cinsel sorunlar fiziksel ya da psikolojik olabilir.

Geçmişte cinsel sorunlar yaşadığı için korkuyor olabilir ama asıl problem genellikle stres, kötü beslenme ya da hareketsizliktir. Bu tür faktörler zamanla geçer. Yine de sorun devam ederse bir uzmana danışmakta fayda var.

Çiftlerin çoğu ereksiyon sona erdiğinde her şeyin bittiğini düşünüyor. Oysa ki sizi elle ya da oral olarak tatmin etmeyi sürdürebilir. Sizi farklı şekillerde de mutlu edebileceğini görmek onun da moralini düzeltecektir. Ayrıca dikkatinizi penisine yoğunlastırmamanız yeniden ereksiyon olmasına yardımcı olacaktır.

4- Her Şeyi Denediniz Mi?
Seks hiçbir zaman ilk baştaki gibi gitmez. Bunun sebebi çiftlerin çoğunlukla ilişki başlar başlamaz kitapta yazan her pozisyonu denemek istemeleridir. Birkaç yıl sonra çiftler partnerlerinin neden hoşlandığını anlamış oluyor ve sadece bunları yapmak istiyor. Orgazm olabilseler de aynı hareketlere bağlı kalmak isteklerini azaltabilir.

Seks hayatınızın uykunuzu getirdiğini belli etmeden onu biraz canlandıracak şekilde eski günlere geri dönüş yapmayı önerebilirsiniz. Heyecan, heyecanı besler. Yeni bir şey sizi daha da isteklendirecektir.

Bu da demek oluyor ki rahat pijamalannızı çıkarıp seksi iç çamaşırlarıyla yatağa girin, evin farklı köşelerinde seks yapmayı deneyin, kılık değiştirmek gibi fetiş oyunlar oynayın, gizli fantazilerinizi onunla konuşmaktan çekinmeyin ve bir kaçamak yaparak en sevdiğiniz otelde onunla seksi bir haftasonu geçirin!

5- Seks Fazla Mı Geliyor?
Bir erkekle ilk çıkmaya başladığımızda hissettiğiniz tek şey sizinle yatmak ister olur. Ancak uzun bir ilişki sırasında erkek arkadaşınız zorlayıcı olmayı bırakacaktır. Bu seks rutininden sıkılmış ya da seks için kendini zorlamak durumunda hissetmemesinden kaynaklanabilir.

Ne yazık ki durum sizin için de aynı şekilde olmayabilir. Çoğu kadın seks sırasında kontrolü erkeğin almasını tercih ediyor, bu yüzden sürekli olarak insiyatifi ele alan erkek olduğunda durum sıkıcı ve tatmin etmeyen bir hale gelecektir.

Cinsel geçmişinize bir bakın; önceden bu konuda daha istekliyse ve şimdilerde pek istekli davranmıyorsa seks tarzınızdan sıkılmış ya da tembelleşmiş olabilir. Eğer böyleyse yeni yöntemler denemelisiniz.

Seksi imalarla onu tahrik edin, daha sonra kendinizi geri çekerek onun size gelmesini sağlayın. Bu bir erkeği her zaman motive etler. Sıcak bir köpük banyosunda uzun süre çıplak şekilde vakit geçirin ya da çırılçıplak halde yatağa uzanın, çarşaf sadece gerekli yerleri kapatsın. Bakalım ne kadar dayanabilecek?

 

Orgazm olmak

 

Orgazm, beyin ve vücudun birlikte hareket etmesi ile iliskili bir olaydir.Beyin seksüel uyarıları duyu organları vasitasi ile alır, isler ve ögrenilmis tecrübelerin ışığında vücudun cevap vermesini sağlar.Beyin ve vücut seksüel uyarılmayi ayrı ayrı basarabilmelerine rağmen orgazm ancak bunların birarada hareketi ile gerçekleşebilir.

Kadınlar sadece düsünce yolu ile de hiçbir fiziksel temas olmadan orgazm olabilir, bu durumda da beynin ürettigi orgazmı beden yasamaktadır.

İstek-uyarılma-cözülme orgazm aşamaları ile oluşan bir döngüdür.Cinsel istek duyarak, herhangi bir cinsel etkinlige girişildiğinde bedende cinsel uyarılma olur.Sevişme öncesi partneri çıplak olarak görme, dokunma, işitme, koku gibi seksüel uyarı veya düşünceler ile başlayıp beyin ve vücudun ortak hareket etmesi sonucunda bedende fizyolojik değişiklikler olur. Her iki cinste de cinsel organların duruşunda değişiklik meydana gelir ve bu bölgelere kan dolar.

Bu erkek de penis sertleşmesi olarak görülür.

Kadında da memelere ve genital organlara giden kan miktarında artma ve göllenme, vajinal dokuların arasına sıvı sızmasına ve bu sayede vajinal sekresyonda artıs ve ıslanmaya neden olur.Meme uçlari biriken kana bagli olarak belirginlesir.Rahim yukarıya dogru çekilir, büyük dudaklar siser ve açılır, klitoris kabarır.Küçük dudaklar normalin 2-3 katı büyür,rengi koyulaşır. Dudakların açılmasi ile vajina girisi daha belirgin hale gelir. Kadın birleşmeye hazırdır.

Orgazm ın zirvesinde iken ateş basması, tüm vücutta kasılmalar meydana gelir. Kadın vücudu kaskatı kesilir, kişinin beyin dalgalarında değişimler görülür.Erkekte bu kasılmalar sırasında üreme hücrelerini taşıyan meni denilen beyaz bir sıvı dışarı atılır. Kadında orgazmik kasılmalara eşlik eden bir sıvı çıkışı yoktur. Kadınlar erkeklerden farklı olarak uyarılma devam ettigi sürece bir kaç kez orgazm olabilirler, erkeklerin tekrar orgazm olabilmesi için bir süreye ihtiyacı vardır.

Orgazm sonrası, cinsel organlar eski haline döner, kalp atışları artar, terleme görülür.

Orgazm, insan cinsel yanıtının son aşaması olmakla beraber, cinsel etkinliğin tek hedefi olmamalıdır.
Cinsel hazlarımız içinde önemli bir yeri vardır, ama tek haz değildir. Cinsel etkinlik sürecinde birçok haz yaşanır, bunların birçoğu orgazm anından cok daha uzun sürelidir. Sadece orgazmı hedefleyerek sevişmek, alınacak hazları azaltabilir. Doyumlu bir sevişmenin mutlaka orgazmla sonlanması da gerekmez. Orgazm olup olmamak, tek başına cinsel doyumu belirlemez. Orgazmı cinselliğin amacı olarak görmekten vazgeçip; ön sevişme, uyarılma, cinsel tecrübe, zevk ve çiftlerin birbirlerinin bedenlerini daha yakından tanımaları gibi şeyleri göz ardı etmemektir. Cinselliği bunlarla bir bütün olmak görmek
gerekir.

 

Erojen Bölge Nedir ? Erojen Bölgeler

 

Erotik duyum uyandıran, uyarılması halinde sevişme dürtüsünü artıran, haz veren vücut
bölgelerine verilen ad…

Kadınların ve erkeklerin erojen bölgeleri

Sevgilinizin boynunuza yumuşak bir öpücük kondurduğunu düşünün… Ya da kulağınıza aşk sözleri fısıldadığını… Hatta gece yatakta ayaklarınıza masaj yapmaya başladığını hayal edin…

Her insanın fantazilerinin, cinsellikten aldığı zevkin farklı olması gibi uyarılma noktaları da birbirinden farklıdır. Kimileri yumuşak okşayışlardan, kimileri daha sert ve tutkulu davranışlardan, kimileri ise öpülmekten hoşlanır. Üstelik her insanın öpülmesini, okşanmasını istediği noktalar da farklı olabilir. Fakat sinir sisteminin herkeste aşağı yukarı aynı olduğu düşünülecek olursa, aslında küçük farklılıklar dışında vücudumuzun bazı bölgelerinin bu tür uyarılmalara son derece müsait olduğu görülür. İşte yukarıdan aşağıya doğru kadın ve erkeklerin erojen noktaları…

Kulak: Kadınların büyük çoğunluğu kulağın ve kulak çevresinin erojen olduğunu söylüyor. Erekler de kadınlar da özellikle seks sırasında kulaklarına fısıldanmasından, kulaklarının öpülmesinden hatta ısırılmasından hoşlanıyor. Ayrıca yine her iki cins de partnerlerinin nefesini kulaklarında hissetmenin kendilerine çok büyük haz verdiğini belirtiyorlar. Fakat işin sırrı yumuşak davranmakta. Aksi halde karşı taraf tahrik değil rahatsız oluyor.

Boyun: Sinir sistemi gelişmiş olan boyun bölgesi hem erkeklerin hem de kadınların erojen noktalarından. Bu sebeple gerek kadınlar gerekse erkekler boyunlarının öpülmesi, okşanması, yalanması ya da hafifçe ısırılmasından hoşlanıyorlar. Kadınlar boyun temasını ön sevişmenin olmazsa olmaz etaplarından biri olarak görüyor, boyunlarına yapılan temasın, hatta masajın ön sevişmenin başlangıç noktası olduğunu söylüyor. Erkekler de kadınlar gibi boyunlarına masaj yapılmasının cinsel arzuyu arttırdığı görüşünde.

Ağız: Ağız için söylenebilecek pek bir şey yok aslında. Siz öpüşmekten zevk almayan kadın ya da erkek gördünüz mü? Hayır değil mi? Fakat unutulmaması gereken bir şey daha var. Erkekler dudaklar ve öpüşme konusunda kadınlara oranla biraz daha şiddetten hoşlanıyor. Kadınlar french kiss’i ya da masumane öpücükleri tercih ederken, erkekler kadının öpüşürken dudaklarını sıkıştırmasından ya da ısırmasından zevk duyuyor.

Sırt: Kadınlar ense kökünden itibaren omurgaları boyunca partnerlerinin yavaşça aşağı kaymasından çok hoşlanıyor. Partnerlerinin ellerini, parmaklarını, dillerini ya da dudaklarını kullanarak küçük dokunuşlarla yukarıdan aşağıya inmesini tahrik edici buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Onlar da birlikte oldukları kadının göğüslerini, yüzünü, nefesini sırtında hissetmekten hoşlanıyor.

Göğüsler: Kadınların en erojen noktalarından olan göğüsler, hem kadının tahrik olup cinsel doyuma ulaşmasına yardımcı oluyor hem de onun cinsellikten ne kadar zevk aldığını gösteriyor. Hemen her erkek göğüslerin, kadının erojen noktalarından biri olduğunu bilse de bazı yanlışlar yapabiliyor. Örneğin kadınlar göğüslerinin okşanmasından çok fazla tahrik olmuyorlar. Kadınlar, erkeğin eliyle göğüslerini okşaması yerine parmakla, dudakla, dil ya da cinsel organlarıyla göğüslerine dokunmasından zevk duyduğunu söylüyor. Erkekler bu konuda kadınlar kadar görüş birliğine varabilmiş değil. Kimi erkekler kadının göğüslerini sıkması, ısırması ya da yalamasından zevk aldığını söylerken kimileri bundan nefret ediyor. İyisi mi, siz siz olun erkeğinize bu konuda ne düşündüğünü sorun!

Karın: Son derece hassas ve yumuşak bir bölge. Sevişme anında kadınlar göbek deliklerinin ellenmesinden, yalanmasından, okşanmasından tahrik olabiliyor. Erkeklere gelince… Erkekler de en az kadınlar kadar bu bölgenin kendilerini tahrik ettiğini söylüyor. Fakat erkekler bu konuda biraz daha yaratıcı. Partnerlerinin dilleri ya da dudaklarının yanı sıra saçlarının, göğüslerinin bu bölgeye temas etmesinden çok büyük haz alıyorlar. Fakat bu bölgeye dokunurken ya da okşarken, nazik davranmak gerekiyor. Aksi halde sevgilinizin canı yanabilir.

Popo: Kadınların erojen bölgelerinden biri de kalçalarıdır. Hemen hemen her kadın, popolarının okşanmasından, öpülmesinden, yoğurulmasından, hafifçe vurulmasından ve partnerlerinin parmaklarının popo çizgisi boyunca gezinmesinden hoşlanır. Fakat daha fazlasını istiyorsanız dikkatli olmalısınız. Çünkü bazı kadınlar anüslerinin ellenmesinden zevk alırken, bazıları bunu tiksindirici buluyor. Bunu deneyerek veya konuşarak çözümleyebilirsiniz.

Erkekler de popolarının okşanmasından, öpülmesinden, ısırılmasından zevk alıyor. Fakat nazik olmanız kaydıyla. Penisle anüsleri arasındaki bölge son derece duyarlı olduğundan en ufak bir darbe bile çok büyük ağrıya neden olabilir. Bazı uzmanlar kadınlarınki gibi ereklerin de G noktası olduğunu ve bunun anüsün 3-5 cm. içinde olduğunu belirtiyor. Bu varsayıma göre erkekler henüz bunu keşfetmemiş olsalar dahi, sadece bu bölgelerinin okşanmasıyla orgazm olmaları mümkün görünüyor. Fakat bazı erkekler bu konuda çok hassaslar ve böylesi dokunuşlardan nefret ediyorlar. O yüzden bu bölgelere dokunmadan önce kesinlikle onun fikrini almalısınız.

Bacaklar: Ayak bileğinden başlayın ve yavaşça yukarıya çıkın. Avuç içiniz ya da parmaklarınızla dairesel hareketler yaparak baldırlarını özellikle de en erojen nokta olan baldırların iç taraflarını okşayın. Kadınların bu dokunma işlemine bayıldığını göreceksiniz. Erkekler de en az kadınlar kadar baldırlarının içinin okşanmasından tahrik oluyor.

Ayak: Yine tam olarak fikir birliğine varılamayan bir nokta. Kimi kadınlar erkeklerin ayaklarını öpmesini, parmaklarını yalayıp emmesini tahrik edici bulurken kimileri bunu çok pornografik ve iğrenç buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Üstelik erkeklerin büyük çoğunluğu parmaklarının okşanmasından, öpülmesinden nefret ediyor. Partnerinizin bu konudaki tutumunu değiştirmek veya değiştirmemek size kalmış. Bu konularda fazla ısrarcı olmamakta fayda var.

 

Mastürbasyon

 

İnsanların yüzde doksanbeşi (%95′i) mastürbasyon yapar, peki kalan yüzde beşi (% 5′i)
ne yapar? Kalan % 5′i yalan söyler! Biraz yumuşatırsak bunu; yaptıkları şeyi mastürbasyon
olarak kabul etmemeye çalışırlar, yada mastürbasyon yaptıklarını bilmezler.Cinsel organlarla
ilgili haz verici her şey mastürbasyon sayılabilir, mesela bir kadının heyecanlanıp bacaklarını
sıkıştırıp bırakması bile,ve mastürbasyonda illa orgazma ulaşmak gerekmez.

Mastürbasyon kelimesi latince ”masturbare=(elle bozmak )” fiilinden türemiştir.

Günümüzde kullanımı; kişinin (kadın veya erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması yada
cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eyleme denir. Daha modernize bir açıklama ile; bir
cinsel tepki üreten istemli kendi kendine uyarım olarak tanımlanabilir.

Mastürbasyon hayal gücünün veya fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da ilk cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hiç bir düşünce de tensel dokunmanın veya hissetmenin ve de sevginin yerini de tutamaz.

Mastürbasyon zararlımıdır ? Eğer kişinin sosyal yaşantısını, normal seksüel ilişkilerini bozacak düzeyde değil ise zararsızdır.

Kişi eğer bir seksüel partneri varsa o olmadığı zamanlarda mastürbasyon yapabilir ama bunun sayısı ve sıklığı partnerine olan arzusunu etkilemeyecek şekilde olmalıdır.

Eğer kişinin düzenli seks partneri yoksa veya hiç partneri yoksa, arzu ettiği sürece, hissettiği sıklıkta mastürbasyon yapabilir.

Mastürbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur ,aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar.
Ayıp değil bir gerekliliktir.
Toplumda söylenen diğer her şey tamamen uydurmadır;
*yok sivilce yapar,
*gözleriniz kör olur,
*boy uzamasını durdurur,
*ileride çocuğunuz olmaz,
*kızlarda adet düzenini bozar,
*erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır,
*penis boyunun uzamasını durdurur gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır.

Dilediğiniz yer ve zamanda tabi ki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden mastürbasyon yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür.

Özellikle bazı gençler mastürbasyon sonrası suçluluk duygusuna kapılırlar, bu yaptığınızdan suçluluk duymak anlamsız ve gereksiz bir duygudur, ayıp,yasak,kötü,size veya başkasına zarar vermeyen, yalnızca sizin bedeninizi ve hislerinizi ilgilendiren bir şeyden huzursuz olmanın gereği yoktur, bu bir ihtiyaçtır, bundan utanmayınız, suçluluk duymayınız.

Yalnız mastürbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay, bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp mastürbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız.

Mastürbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak;

Genç erkeklerde özellikle cinsel hayatı olmayan gençlerde, mastürbasyon neredeyse bir zorunluluk halindedir, bunun nedeni ise:

Sperm (meni - er suyu) üretimi devamlıdır ve hiç durmaz, üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir hacmi, bir kapasitesi vardır, bu hacim dolunca cinsel istek artar, yoğunlaşır eğer ilişki veya boşalma gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar, bazen kese o kadar dolmuştur ki büyük tuvalet yaparken veya ıkınırken vücut içi basınç arttığından bu sırada penisten sperm akar veya idrar sonrasında sümüksü bir akıntı olarak penisten gelir (bu boşalma değildir ve zevk vermez sadece sperm akar). Eğer kişi boşalmaz veya ilişki kurmazsa belli bir süreden sonra ki bu süre kişiden kişiye değişir( 4 ila 15 gün), erkek uykuda boşalır ve keseyi boşaltarak arkadan gelen spermlere yol açar. Hamamcı olduk veya rüyacı olduk deyimi buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden gelmiştir. Erkeklerdeki cinsel arzu kontrolsüzlüğü de devamlı üretilen sperm ve onun boşaltılması isteği sonucu ve toplumsal öğretilerin yani tabuların erkeğe kuralsız cinsellik yaşamayı bir hak ve övünç kaynağı olarak hissettirmesi olup bayanların erkeklerde anlayamadıkları duygusuz cinsel istek bundan dolayıdır.

Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur.

Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak mastürbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler mastürbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar. Veya sertleşmiş penise su tutarakta mastürbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kullanılmaktadır. Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir.

Kadınlarda ise; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir .

Kadınlarda mastürbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir. Sadece göğüslerine dokunarak dahi mastürbasyon yapabilirler.

Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar. Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücut tarafından tanınmıştır ve hissedilir.

Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde mastürbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.

Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.

Ve bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey (deodorant kutusu, salatalık, muz, kalem gibi) kullanırlar.Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncakları da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hem de vajen içine doluluk sağlayarak mastürbasyon yaparlar.

Duşta basınçlı suyun klitorise tutulması ile mastürbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar vermez.

Anne ve babalara ve de herkese; cinsellik içgüdüsel bir duygu olup soyunu sürdürme, hayata ve kendinden sonraya bedeninden bir parça bırakma hissinin bir uzantısıdır. Yani frenlenemez,önlenemez ve yok edilemez. Belki baskılayabilir veya başka bir hisse veya uğraşa yönlendirebilirsiniz ama bunun sağlıksız sonuçları ve acısı daha sonra çok fazla olarak başka yerlerde ve konumlarda ortaya çıkmaktadır.Kuşumuzun, kedimizin veya köpeğimizin cinsel arzularını düşünüp dikkate aldığımız halde kendimizin ,yakınlarımızın veya çocuklarımızın bu tip ihtiyaçlarını görmemezlikten gelmeye veya anlamamaya çalışmak kendimizi kandırmaktır.

Özellikle cinsel yaşantıya sahip olamayan veya olamamış gençlerde bu istek frenlenemez. Bu yüzden gerekli olan mastürbasyon için onları yanlış bilgilendirip korkutmayınız.

Yaş ve kişinin sosyal konumu bu arzuyu yok etmez bu bir ihtiyaçtır.

Yalnız bebekler de de bazen mastürbasyon benzeri davranışlar görülebilir bu onları korkutmadan önlenebilir, anlayabilecek yaşta olanlar doğru yönlendirilip bilgilendirilmelidir. Bu konu ilerdeki yazılarımızda ele alınacaktır.

Peki çocuklarımıza nasıl davranalım;

ilk önce onlara bu konularda sağlıklı bilgiler verelim eğer sizde bilmiyor veya bu konuları konuşamıyorsanız çekinmeden destek alabileceğiniz yerlere baş vurabilirsiniz veya okuyup öğrenebilecekleri bazı bilgi kaynakları sağlayabilirsiniz. En önemli olan şey yanlış bilgi vermemektir. Ufak bir kızken annesi tarafından anal (arkadan-popodan - makat-rektum ) ilişkiye girmesin diye arkadan ilişki kuranlar kanser olur diye korkutulup yönlendiren bir hastamın kabız olursam da aynı etki olur kanser olurum ölürüm fikri ile yaşadığı ve hissettiklerini, bu yüzden yeme içme problemi yaşadığını, uzun süre psikiyatrik tedavi alıp halen de tam olarak iyileşemediğini ve de iyileşemeyeceğini düşünürseniz yanlış bilginin bir insanın hayatına, yaşantısına nasıl bir etki yaptığını anlarsınız.

Onları kendileri ile kalabilecekleri ruhları ve bedenlerini tanıyabilecekleri mekanlarda rahat bırakalım. Odasının kapısını kilitlemesine izin verin veya kapısını çalıp onun olurunu almadan odasına girmeyiniz. Kötü bir şey yapacaksa zaten yapar, sertlikle hiç bir şey engellenmez sadece inanarak doğruyu anlatın oda anlayacaktır. Veya banyoda gereğinden fazla kalırsa onu rahatsız etmeyiniz, orayı gerçekten kullanmaya ihtiyacınız olana kadar onu rahat bırakınız, bir insan banyoda ne yapabilir ki veya ne yapar sizce? En önemli şey ise onlar her ne kadar sizin bedeninizin bir parçası olsalar da onlarında bir ruhlarının olduğunu unutmamak, onların kişiliklerine saygı duymaktır.

 

hamilelik Cinsel Yaşam

 

Gebelik, kadın hayatını kökten etkileyen bir süreçtir. Bu süreçte fiziksel değişikliklerin
yanında pek çok psikolojik değişiklik de ortaya çıkar.

Hayatın her döneminde büyük önem taşıyan cinsellik ve cinsel yaşam, çoğunlukla
gebelikten olumsuz şekilde etkilenir. Bilhassa ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında
bu sürece uyum sağlama aşamalarında cinselliğe karşı soğukluk olabilir.

Cinsellik ve cinsel istek insanın içinde doğuştan var olan içgüdülerden biridir. Bu güdünün
amacı varlıkların kendi soyunu devam ettirme isteğidir.

Gebeliğin oluşumu ile birlikte kadınlarda annelik içgüdüsü biraz daha baskın hale gelir. İlk
gebeliğini yaşayanlar da dışarıdan gelecek her türlü etkinin bebeğe zarar vereceği düşüncesi
anne adayının cinsel isteklerini azaltabilir. Oysa normal seyreden bir gebelikte cinsel
ilişkinin olumlu ya da olumsuz hiçbir etkisi yoktur.

Halk arasında gebeliğin erken dönemde yaşanacak cinsel birleşmenin bebekte sakatlık ya da ölüme sebebiyet vereceği veya bir düşük ile sonuçlanacağı fikri yaygın olmasına rağmen bunun hiç bir bilimsel desteği yoktur.

Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde anne adayı, kendisinde gerçekleşen bu değişime uyum sağladıkça cinsel isteğinde de bir artış görülebilir, fakat rahimin iyice büyümesi ile birlikte cinsel ilişki teknik olarak zor bir hal alabilir. Bu durum bazen anne adayında ağrı ve acıya neden olabilir. Bu nedenle gebeliğin son dönemlerinde cinsel istekte tekrardan azalma görülebilir.

Gebeliğin normal seyrettiği durumlarda son dört haftaya kadar cinsel yaşamda hiç kısıtlama
yoktur.Bu dönemde erkeğin ejekulasyon sıvısı (meni) içinde bulunan ve “prostaglandin” adı verilen maddelerin rahim kasılmalarını başlatarak erken doğuma sebep olabileceği düşüncesi nedeniyle ilişki önerilmemektedir.

Daha önceden düşük öyküsü olan ya da erken doğum yapmış kadınlarda, orgazma bağlı olarak düşük riskleri sebebi ile ilk üç ayda ilişki kısıtlanabilir.

Yaşanmakta olan gebelikte herhangi bir dönemde vajinal kanama olması durumunda, düşük ya da erken doğum tehtidi olan kadınlarda ilişki kesinlikle yasaklanır. Bu yasak tehlikenin ortadan kalktığı kesin olarak saptanana kadar devam eder.

Erkek ya da kadında tanısı konmuş “genital enfeksiyon” varlığında da tam olarak tedavi tamamlanıncaya kadar yasak konmalıdır.

Riskli gebelikler kategorisine giren “plasenta previa (plasentanın önde gelmesi)” durumunda da kanamayı başlatma riski nedeni ile ilişkiden kaçınmak gerekir.

Gebe kadın psikolojik nedenler ile ilişkiden girmekten kaçınıyorsa bu durumu erkek anlayışla karşılamalı ve zorlamamalıdır.Kadının korkularını yenmesine yardımcı olmalı, bu aşamayı birlikte geçmelidirler.

Soru: Gebelikte cinsel birleşme doğru mudur?
Cevap: Erken doğum ya da düşük riski yoksa, plasenta normal yerleşimli ise, kişilerde genital enfeksiyon ve taşıyıcılığı yoksa gebeliğin son ayı dışında normal cinsel birleşme önerilebilir.
Fakat birleşme sonrası karın ve kasık ağrısı ya da kanama şikayeti olan kişiler birleşmeşden kaçınmalıdır. Eğer anne adayı cinsel birleşme yönünden risk taşıyıp taşımadığını bilmiyorsa muhakkak bir doğum uzmanına gidip danışmalıdır.

Soru: Cinsel ilişki düşüğe sebep olur mu?
Cevap: Çoğu çift gebeliğin özellikle ilk üç ayında cinsel ilişkiye girmenin düşüğe sebep olabileceğini düşünmektedir. Ancak bu dönem içinde gerçekleşen düşüklerin pek çoğu ilişkiyle bağlı olmayıp, rahim içinde gelişmekte olan bebekteki genetik bozukluklarla alakalıdır.

Soru: Orgazm olmak erken doğuma sebep olur mu?
Cevap: Orgazm olmak rahmin kasılmasına sebep olabilir. Ancak yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğuna göre, normal bir gebelikte cinsel ilişki olsun veya olmasın orgazmın, doğum eyleminin başlamasına veya erken doğuma sebebiyet vermediğini göstermektedir.
Eğer önceden erken (prematüre) doğum yaptıysanız, meme uçlarının uyarılması doğum ağrılarınızı başlatabilir.

Soru: Cinsel birleşme bebeğe zarar verir mi?
Cevap: Kesinlikle hayır. İlişki esnasında erkeğin penisi fiziksel olarak bebeğe temas etmez. Çünkü bebek, rahim kasları, amniyon sıvı ve kesesi tarafından oldukça iyi korunmaktadır.
Ayrıca rahim kanalının girişindeki mukus tıkaç (servikal mukus) semenin ve bakterilerin rahim içine girişini engeller. Ancak, derin ilişki veya zorlama, ağrıya sebep olursa bundan kaçınılmalıdır.

Soru: Gebelik süresince cinsel ilişkiden kaçınmanın tavsiye edildiği belli bir dönem var mıdır?
Cevap: Gebeliğin son haftalarında önlem amacıyla cinsel ilişkiden kaçınma tavsiye edilmektedir.

Gebeliğin son ayında haftada birden fazla cinsel ilişkiye girmenin, rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını ifade eden bir çalışma vardır. Bu çalışmayı destekleyen başka araştırmalar mevcut değildir.

Yine, gebeliğin herhangi bir döneminde;
Vajinal kanama
Amniyon suyunun gelmesi
Servikal yetmezlik (Rahim kanalın normalden kısa ve geniş olması)
Erken doğum ve düşük risklerinin varlığı veya önceden bu problemleri yaşamış olanlar
Plasenta previa (plasentanın rahim kanalının ağzını tıkaması) gibi durumlar ortaya çıkarsa, doğum uzmanı muhtemelen cinsel ilişkiden kaçınılması gerektiğini söyleyecektir.

Örneğin, çoğul gebelik gibi erken doğum olasılığının yüksek olduğu diğer riskli durumlarda da, gebeliğin altıncı ayından sonra cinsel ilişkiden kaçınmak gerekebilir.

Eğer gebede daha önceden geçirilmiş düşük veya erken doğum hikayesi varsa yine cinsel ilişki tavsiye edilmeyebilir.

Soru: Gebelikte cinsel birleşme esnasında prezervatif kullanımı önerilmekte midir?
Cevap: Gebe olsun veya olmasın, yeni veya birden fazla kişiyle cinsel ilişkiye giren tüm kadınlar (poligamik kadınlar), cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için prezervatif kullanmalıdır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar kapan tüm gebeler, bebeğe zarar verebilecek enfeksiyonlara açıktır ve erken doğum yapma olasılıkları vardır. Hepatit B, Hepatit C, HIV (AIDS) ve Herpes mikroorganizmaları cinsel ilişki ile bulaşan ve doğum yoluyla bebeğe aktarılabilen enfeksiyon etkeni ajanlardır.

Soru: Kadının cinsel istekleri gebelikten nasıl etkilenir?
Cevap: Gebeliğin ilk üç ay, ikinci üç ay ve son üç ay olmak üzere üç ayrı dönemi vardır. Her dönemin özellikleri birbirinden farklı olduğu gibi bu dönemlerdeki cinsel istek ve arzular da farklıdır.
Gebeliğin uyum sağlama dönemi olan ilk üç ayında cinsel arzularda genel olarak bir azalma gözlenebilir ve bu durum cinsel hayatını etkileyebilir. Bu dönemde değişen hormon dengeleri, bitkinlik, halsizlik, bulantı ve kusmalar ile kadının kendini güçsüz ve çirkin hissetmesi cinsel arzuları olumsuz yönde etkileyebilir.

İkinci üç ay boyunca, cinsel dürtülerde bir takım değişiklikler meydana gelmeye başlar. Göğüslere ve cinsel organlara giden kanın artışıyla beraber cinsel dürtüler normale dönebilir. Hatta bu organlara giden kanın artması, kişinin kendisini daimi olarak cinsel ilişkiye hazır hissetmesine neden olabilir. Bu sebeble ilişki esnasında dürtülerde artış bile meydana gelebilir.

Son üç aya girildiğinde ise gebeler genelde cinsel arzularının tekrar azalmaya başladığını hissederler. Büyük bir karın cinsel ilişkiyi fiziksel olarak zorlaştırabilir. Bunun yanısıra artan yorgunluk, sırt-bel-karın ağrıları, artan vajinal akıntı ve mantar enfeksiyonları, vajendeki ödemlenme sonucunda ilişki anında hissedilen acılar kadını yeniden cinsel ilişkiden uzaklaştırabilir.
Son dönemdeki bir çift, birbirini zorlamadan rahat hareket edebilecekleri pozisyonlarda seks yapmayı deneyebilir.

Soru: Gebelikte cinsel ilişki sırasında hangi pozisyonlar denenebilir?
Cevap: Değişik pozisyonları denemeniz gebelik boyunca yararlı olabilir. Örneğin çok kullanılan erkeğin üstte olduğu yol, son dönemlerdeki bir gebelikte karnın yaptığı basınca bağlı hem anneye rahatsızlık verecektir, hem de çocuğun kan dolaşımını bozacaktır.

İleri gebelik haftalarında, daha çoklukla kadının üstte olduğu ya da yanyana pozisyonlar, kadının hareketlerine yön verebileceği pozisyonlar tercih edilebilir.

Gebelik hormonları etkisiyle vagina salgısının artması tüm vücutta olduğu gibi vaginada da oluşan ödem nedeniyle ilişki sırasında ağrı duyusu olabilir.

Soru: Çiftler tüm bu cinsel arzu değişiklikleriyle nasıl başa çıkabilirler?
Cevap: Gebe kadın, eşinden cinsel birleşme isteği olmaksızın şefkat bekleyebilir. Ancak erkek de bu isteksizliği bir reddedilme olarak algılayabilir.

Önemli olan çiftlerin birbirinin isteklerini ve arzularını açıkça konuşabilmesidir. Diğer seks yöntemleri de (oral seks, masaj veya mastürbasyon) denenebilir.

Soru: Neden gebelikte seks konusunda fazla konuşulmamaktadır?
Cevap: Konu hakkındaki bilimsel yayınlar kafa karıştırıcıdır. Başka bir neden de kimi uzmanların hastalarıyla cinsel konularda konuşmaktan rahatsızlık duyması olabilir. Bu sebeplerden dolayı, çiftler gebelik sırasında cinsel ilişkiden kaçınmaları gerektiğini düşünebilirler.

Soru: Doğumdan ne kadar zaman sonra çiftler cinsel ilişkiye girebilirler?
Cevap: Çifte göre değişir. Genellikle, rahatsızlık veren bir sorun yok ve her şey yolunda gidiyorsa normal doğum veya sezaryenden 20-25 gün sonra cinsel ilişkiye başlanabilir.
Ancak çiftler, ebeveyn olduktan sonra cinsel ilişkilerinde de bir takım değişiklikler yaşarlar. Bu da çok normaldir ve eğer kafalarda bir takım soru işaretleri oluşmuş ise en iyisi çiftin güvendikleri bir hekime başvurmalarıdır.

 

Adet Kanaması Sırasında Cinsel İlişki Yaşanır mı ? Gebe Kalınır mı?

 

Öncelikle adet kanamasının ne olduğunu bilmek gerekir.Adet kanaması kadın rahmi içindeki bir dokunun kanayarak dökülmesidir.Bu doku hamilelik sırasında bebeğin yapıştığı ve beslenmesi için gerekli koşulları sağlayan özel bir yapıdır.İşte bu doku gebelik oluşmadığı her ay bir dahaki yumurtlamaya yeniden hazırlanması için üstteki tabakasını kanayarak döker ve alttan yeni doku oluşmaya başlar.

Vücuttaki kirli kan atılması, zehirli olduğu, vücuttan atılmazsa kişiyi zehirleyebileceği, pis olduğu, bu sırada ilişki kurulursa kısır olunacağı gibi şeyler tamamen yanlış, gerçek dışı uydurmalardır.

Adet sırasındayken cinsel ilişki yapılıp yapılmayacağının cevabı ise koşullara ve kişilere ve de kişilerin inançlarına göre farklılık gösterir.

Adet sırasında yani kadının menturasyonu sırasında prezervatif ile cinsel birleşme ne kadın için ne de erkek için tıbbi olarak bir sakınca yoktur, erkek bedensel bir zarar görmez. Eğer prezervatifsiz cinsel ilişki kurulursa kadın veya erkeğin mikrop kapma şansı olabilir.Çok nadir de olsa adet kanaması sırasında gebe kalma olasılığıda mevcuttur, bunu da göz ardı etmemek gerekir.

Bir çok kadın adetliyken kendisini pis ve itici bulur ve de erkeklerin bu hallerinden rahatsız olabileceklerini düşünürler,oysaki bazı rahatsız olan bunu itici bulan erkekler olduğu gibi bundan rahatsız olmayan, kadını adet döneminde de arzulayan ve bu sırada cinsel ilişki kurmak isteyen, cinsel ilişki kuran ve de bundan zevk alan bir çok erkekte mevcuttur.

Adet dönemi, doğanın kadınlara verdiği üstün yetenek olan gebelik ve doğum olayının bir parçasıdır.Pis değil,doğal ve de gerekli bir süreçtir.Siz kendinizi pis zannederseniz karşınızdaki insanda size pismişiniz gibi davranır.Kendinize ve size verilen bu üstün olaya saygı duyun, sizler üreticisiniz…

Adet sırasında, kadınların bir çoğunda adet döneminde cinsel istek artışı görülür, kimileri bunu yaşarken, kimilerde bunu baskılar.Bazı kadınlar adet döneminde cinsellik yaşamanın bu dönemdeki gerilimlerini azalttığını veya yok ettiğini, bazıları ise aynı zamanda adet sancılarını hafiflettiğini veya yok ettiğini söylemektedir.

Cinsellik kişilerin bedensel ve de beyinsel özgürlükleridir.Bu yüzden kendisi için istediği bir şeyi eğer tıbben yasaklanmamışsa koşullarına,inançlarına ve de ahlaki değerlerine göre yaşayıp yaşamayacağına kendisi karar verir.Tıbben bir zararı prezervatif kullanmak kaydı ile yoktur,bu yuzden karar vermek size kalmıştır.

Adet Kanamasının Kişilerin Sağlığındaki Etkileri, Dikkat Edilecek Hususlar ;

Cinsel ilişki sırasında kan birikmesiyle, adet kanaması da kuvvetlenir. Bu olağanüstü birikme, geçici bile olsa, karın ve kalçalarda ağrılar oluşturabilir. Bu ağrılar kanamadan önce başlayabilir, gitgide artabilir ve kanama sırasında kuvvetlenebilir. Örneğin gizli kalmış bir kronik bel soğukluğu, adet kanaması sırasında aktif duruma gelebilir. Öte yandan adet kanaması sırasında mikroplar vücuda girebilir. Normal olarak vagina içindeki zararlı mikroplarla savaşan Doederlein bakterileri, adet kanaması sırasında etkisizdir. Kanla dolu organlar daha kolay yaralanabildikleri için, cinsel ilişki tehlikeli olabilir.

1.Adet kanaması sırasında cinsel ilişkide bulunmayı isteyen çift, olası tehlikeleri çok iyi bilmeli ve bunları birlikte önlemeye çalışmalıdır. Özellikle rahme kuvvetli çarpmayı oluşturacak hareketler, bilhassa kanamadan önce yapılmamalıdır.

Tersi durumda bunlar kanamayı zamanından önce getirir, kanama normalden daha kuvvetli olur ve kadın karnının alt kısımlarında ve kalçalarında ağrılar duyar.

2. Eğer kanama çok kuvvetliyse, cinsel ilişkiden kaçınmak önerilir; yoksa arkadan veya yandan bir pozisyon seçilmelidir. Bu pozisyonlarda penis çok derinlere ulaşamaz, her türlü ateşli hareket olanaksızlaşır.

3. Her iki eş, önceden cinsel organlarını, bunların çevresini ve ellerini sıcak suyla yıkamalıdır. Böylelikle mikrop kapma olasılığını azaltırlar. Prezervatife güvenmek yanlıştır, bu her ne kadar erkeği korursa da, dikkatle yıkanmış parmaklardan daha temiz olduğuna dair bir garanti yoktur; ayrıca vaginada kuvvetli sürtünme oluşturur ve iltihaplanmaları doğurabilir.

4. Cinsel organların uyarılmasında, adet kanaması sırasında, dış kısımlara bağlı kalınmalıdır. Parmaklar hiç bir şekilde vaginaya sokulmamalıdır.

5. Adet süresinin sonlarına doğru, kanama bir süre için durduğunda, cinsel ilişkide bulunabilinir. Fakat o zaman da şiddetli hareketlere izin veren pozisyonlardan kaçınılmalıdır.

6. Yukârdaki önlemlere, kanamaların azaldığı, adet süresinin son yarısında da uyulmalıdır.

7. Kalçalarında veya karnında sancılanma ya da iç organlarında (Adnexe veya rahimdeki iltihaplar gibi) hastalık olan kadınlar, cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.

 

Vajinal Operasyonlar Nelerdir? , Ne zaman Yapılmalıdır?

 

Günümüzde insanlar, dış görünümleri ve güzelliklerine çok önem vermektedirler. Güzellik uğruna, mutlu ve rahat olabilmek için her türlü işlemleri yapmaktan kaçınmamaktadırlar.
Estetik amaçlı olduğu düşünülse de bazı durumlarda sağlıklı yaşam ve sağlıklı cinsel ilişki için yaşamak için de bu operasyonlara gereksinim duyulur.

Kişilerde, genital organların doğumsal yapısından ( iç ve dış dudaklardaki asimetri ), normal doğumlar ve dogum esnasındaki kesiler (epizyotomi), enfeksiyonlar sonucu oluşan değişimler psikolojik ve fiziksel rahatsızlık oluşturur. Kişilerin bu rahatsızlıkları cinsel ilişkilerinde tatminsizliğe de sebep olabilmektedir.

Genital estetik sorunlardan en sık rastlananları, dış ve iç dudakların büyüklüğü, asimetrik olmaları ve sarkmalardır. İç dudaklar (labia minora), klitorisin üst kısmından başlayıp vajina girişinin altına kadar uzanan kıvrımlı deri yapılarıdır. Bazı kadınlarda iç dudakların dış dudaklardan biraz taşması doğal olarak kabul edilsede ancak dış dudaklardan sarkacak şekilde uzun olması tıbben önemli bir sorun yaratmasa da estetik görüntüyü bozarak kadını rahatsız ederek genital estetik ameliyatı için arayışlara itebilmektedir.. kadınlarda bazen dış dudaklar , büyük dudaklar yani diğer ismi ile labium majuslar doğumsal olarak normalden uzun,iri ve büyük olabilir. Bu gibi anatomik yapısal bozukluklarda cinsel ilişki sırasında penisin itmesi ile labiumlar gerilebilir ve bu da ağrıya sebebiyet vermektedir. Küçük dudakların büyüklüğü nedeniyle dar kıyafetler ve pantolonlar giyemeyen ,istediği iç çamaşırı kullanamayan, mayo giymek istemeyenhatta kocasından utanıp yataktayken ışıkları karartıp partnerlerine de çıplak görünmek istemeyen kadınlar vardır. Aynı sorunlar hatta daha sık olarak dış dudakların asimetrik olması durumu (dış genital dudaklardan biri büyük diğeri küçük olması) da hem psikolojik hem de yapısal olarak cinsel hayatı olumsuz etkileyebilmektedir. Bu gibi genital estetik sorunlarının olduğu durumlarda tedavi ve kozmetik amaçlı estetik cerrahi ile labiumlar normal boyutlarına indirilebilir, bu ameliyatlara “vajina estetiği” veya “labioplasti ameliyatı” denmektedir.
Vajina estetiği ( genital estetik ameliyatı), labioplasti ameliyatı genellikle doktorun tercihine göre lokal (bölgesel uyuşturma) veya genel anestezi altında 30 - 35 dakika süren bir müdahale olup kendiliğinden eriyen dikişler kullanıldığundan, dikiş almaya da gerek yoktur. Küçük dudakları düzeltmek için yapılan bu ameliyat kızlık zarına zarar vermez, cinsel ilişkiye, orgazma, hamile kalmaya ve normal doğum yapmaya herhangi bir zararı veya engeli yoktur. Vajina estetiği, genital estetik ameliyatından sonra idrar yapma ile ilgili bir sorun yaşanmaz ,ameliyat bölgesinde aşırı derecede dayanılmaz derecede ağrı ve yanma olmaz. Genital estetik ameliyatı (labioplasti ameliyatı) sonrası yara iyileşmesi genellikle 7-10 günde tamamlanır. Operasyondan ortalama 1 ay sonra cinsel ilişkiye girilebilmektedir. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra bakıldığında ameliyat izi genellikle fark edilmez.

Kadınlarda sorun olan diğer bir estetik sorun da vajina genişliğidir. Vajina genişliği ve vajina bolluğu kadınların cinsel ilişki sırasında yeterince haz almalarını engeller. Üstelik cinsel bir sorun olan vajina genişliği sadece bununla da kalmaz; kadınlar, genişleyen ve büyüjen vajinaları yüzünden idrar kaçırma, dışkılama sorunları gibi sağlık problemleriyle de karşı karşıya kalabilir ve sıkıntı yaşayabilirler.

Vajina genişliğinin bir çok sebebi vardır. Vajina genişliği genetik olabileceği gibi doğumlara bağlı bazı kadınlarda normalde vajina büyük veya geniş olabilir. Fazla sayıda ve sık cinsel ilişki, kürtaj , cok sayıda doğum , doğumda bebeğin çok iri olması, vakumla doğum ,normal doğumdan sonra düzgün onarılmayan veya hiç onarılmayan yırtıklar veya doğum sonrası dikişlerde açılma olması, menapozda yaşın ilerlemesi ile beraber vajinada elastikiyet kaybı , doku sarkması olması vajinada genişlemelere, bollaşmaya,sarkmaya ve vajinal gevşemelere neden olur. Genellikle doğumlara bağlı vajinal genişlik ile beraber idrar torbasında ve barsaklarda da vaginaya doğru sarkma meydana gelir, buna sistorektosel denmektedir. İdrar torbasında sarkma idrar kaçırma (üriner inkontinans), sık idrara çıkma, cinsel ilişkide ağrı ,disparoni, gibi problemler ortaya çıkarabilmektedir. Vaginal genişleme aynı zamanda ilişki esnasında vaginada normal salgı artışını da engeller ve cinsel problemi daha da arttırır. Sonuç olarak vajina gevşer,bollaşır iç, dış genişliği artar ve cinsel haz alma azalır. Vajinadaki genişleme ve gevşeme aynı zamanda erkeğin duyacağı cinsel hazzı da azaltmaktadır.

Vajina estetiği, genital estetik yapılarak cerrahi olarak vajina daraltılmakta ve gevşemiş olan kas yapıları toparlayıp düzeltilmektedir.Bu ameliyata “Vaginoplasti “ ameliyatı denmektedir. Eğer vajina duvarında da sarkma var ise bu ameliyat ile sarkmış olan idrar torbası ve rektumun normal pozisyonlarına göre tamir edilmesi, vajinadaki fazla dokuların çıkarılması ve eğer var ise idrar tutamama gibi şikayetler ile birlikte vajinadaki genişlemeye bağlı olarak görülen cinsel fonksiyon bozukluğunun tamir edilmesi gerçekleştirilmektedir. Eğer sorun sadece vajina girişinde bir genişleme var ise operasyon lokal anestezi ile de hekim ve hastanın tercihine göre yapılabilir. Fakat vajina girişindeki genişlemeye ek olarak idar torbasında ve/veya rektumda da sarkma var ise ameliyat genellikle genel anestezi altında yapılır ve hasta 1-2 gün sonra normal yaşantısına dönebilir. Cinsel yaşantı ise ortalama bu tür ameliyatlardan sonra 3-4 hafta sonra başlayabilir. Hastalığın ilerlemiş durumlarında rahim de aşağıya doğru sarkabilir (desensus uteri veya prolapsus uteri)ve vajinadan dışarıya çıkabilir. Bu gibi durumlarda vajinal yoldan rahimin alınması gerekebilir. Bu ameliyata “vajina histerektomi” denmektedir.

Vajina anatomisini bozan bir diğer sebep de doğum sırasında kontrolsuz yırtılmayı engellemek için cerrahi olarak yapılan kesi yani epizyotomi işlemi sonrası kötü onarıma bağlı oluşan skatris ve vajina girişnde oluşan çöküntü, kabarık ya da kötü görünümlü izlerdir. Burada gelişen bu nedbe dokusu hem kadının hem de erkeğin cinsel tatminini engeleyebilmektedir. Bu izlerin düzeltilmesi için genellikle lokal ya da nadiren genel anestezi altında var olan nedbe dokusu çıkartılır ve yara yerinde reaksiyona neden olmayan dikiş materyalleri ile yeniden estetik olarak dikilip düzeltilir. Aynı sırada eğer var ise doğumlara bağlı olarak gelişen vajen yırtıkları da tamir edilir.Ameliyat vajinanın tam anlamıyla iyileşmesi 3-4 haftayı bulmaktadır. Bu süreç içerisinde enfeksiyon gelişmemesi için kadının hijyen kurallarına özen göstermesi, yani tuvalet sonrası temizliğini vajinadan anüse doğru yapması ve cinsel ilişkiden kaçınması veibiyotiği kullanması gerekmektedir.

 

Genital Enfeksiyonlardan Korunmak

 

Genital enfeksiyonlardan korunmanın 10 altın kuralı

1. Doktor aksini önermedikçe vajinanın içini yıkamaya yönelik üretilen hijyen ürünlerini kullanmamalısınız.

2. Tuvalet sonrası temizlik önden arkaya (vajinadan anüse ) doğru yapılmalıdır.

3. Genital bölgenin kuru tutulmalıdır. Mantar ve diğer bakterilerin nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay üremesi nedeniyle genital bölgenin kuru kalması önemlidir. İç çamaşırı günlük değiştirilmeli, naylon yerine pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli, dar pantolon, çorap ve iç çamaşırı kullanmamaklıdır.

4. İlişki sonrasında ve diğer tüm zamanlarda idrar yapma ihtiyacı ortaya çıktığında asla ertelenmemelidir.

5. Tam hazır olunmadan (yeterli kayganlık oluşmadan) ilişkiye başlanmamalıdır. Bu önlem mekanik tahrişe meydan vermemek açısından çok önemlidir. Gerekirse doktor tavsiyesi ile kayganlaştırıcı ilaçlar kullanılabilir.

6. Adet kanaması döneminde olan kadına iş yaşamında, sosyal aktivitelerinde hareket serbestliği sağlaması, denize girebilme imkanı vermesi için üretilen vajinal tamponların kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta tamponun sık sık değiştirilmesinin
ihmal edilmemesidir. Vajinal tamponu yerleştirdiğiniz andan itibaren kanla temas sonrasında bakteriler hızla çoğalmaya başlar.

7. Cinsel yolla bulaşan hastalık riski altında olan biriyle cinsel ilişkiye girileceğinde partnerden kesinlikle prezervatif kullanması istenmelidir. Unutulmamalıdır ki cinsel yolla bulaşan hastalıklar erkekten kadına daha kolay bulaşırlar.

8. Ağda ve jilet, genital kılların giderilmesinde oldukça etkilidir. Ancak bu iki yöntem kıl köklerinin enfeksiyonunu kolaylaştırır ve genital bölgenin daha kolay tahriş olmasına neden olur. Genital bölge için geliştirilmiş aletlerden faydalanmak veya makas kullanmak özellikle genital bölgeleri enfeksiyona ve tahrişe duyarlı kadınlarda daha iyi bir seçenek olabilir.

9. Klozet kapağının üzerine serilen tek kullanımlık kağıtlar ülkemizde de giderek yaygınlaşmakta ve hatta büyük marketlerde bu kağıtlar herkesin cebinde taşıması için uygun bir şekilde paketlenmiş olarak satılmaktadır. Bu kağıtları mutlaka kullanmalı.

10. Düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçilmelidir.

 

Regl Döneminde Denize Girmek

 

Kadınların adet dönemlerinde denize girmesinin sakıncalı olduğuna dair yaygın bir inancın olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölümü’nden Dr. İbrahim Sözen, adetliyken denize girip girmeme konusunda kararsız kalan kadınları aydınlattı.

TAMPONLA DENİZE GİRMEK MÜMKÜN MÜ ?
Kadınların adet dönemlerinde denize girmesinin sakıncalı olduğuna yönelik inancın tıbbi bir temeli bulunmadığını söyleyen Dr. İbrahim Sözen, “Adetliyken denize girmek mümkündür. Bunun istisnası adetin en yoğun geldiği 1. veya 2. gün olabilir. Bu günlerde denize girmek sakıncalı olabilir. Adetin diğer günlerinde ise, cinsel olarak aktif olmuş kadınlar vajen içine tampon yerleştirmek suretiyle denize girebilirler” dedi.

Normal adet kanamalarında ped kullanımının tampon kullanımına göre daha sağlıklı olduğunu belirten Dr. Sözen, “Tamponun uzun süre vajen içinde kalması vajenin mikrobiyolojik ortamını değiştirmekte ve bazı bakterilerin normalin üstü bir hızla üremelerine neden olabilmektedir. Bu nedenle tampon kullanan kadınların tamponlarını sık sık, örneğin 4-6 saatlik aralarla değiştirmelerini önermekteyiz” diye konuştu.

TAMPONU SIK ARALARLA DEĞİŞTİRMEK ÖNEMLİ
Dr. Sözen sözlerini şöyle sürdürdü: “Denize girme olanağının arttığı yaz günlerinde ped yerine tampon kullanılabilir. Çünkü tampon vajen içindeki kanamayı emerek, kanamanın mayo dışına geçmesini önler. Sık aralarla değiştirme kuralına özen gösterilirse vajende enfeksiyon riski de ortadan kalkar.”

 

Oral sex

 

Ağız yoluyla (oral) ilişki ; kişinin cinsel organlarına bir başka kişinin ağız temasını içeren bir ilişki olarak tanımlanabilir.

Cinsel organlar ve ağız, insan vücudunun çok kolayca uyarılabilen iki erojenik bölgesidir ve bu nedenle, onların doğrudan temas haline getirilmesi çok doğaldır. Her ne kadar geçmişte oral sekse bakış açısı daha çok “kötü ve günah” izlenimi verse de günümüzde pek çok çiftin severek yaptığı ve beraber zevk aldıkları bir cinsel etkinlik olarak yer almaktadır. Gebeliğe neden olmaması ve bakireliğin önemsendiği toplumlarda bekaretin korunmuş olması oral seksi avantajlı hale getirmektedir.

Fellatio (kadının erkeği uyarması, emmek): Bu terim, erkek cinsel organlarını emmek, yalamak, öpmek olarak tanımlanır. Bir çok erkek, penisinin emilmesinden hoşlanır ve bir çok kadın da eşini, bu yolla orgazma ulaştırmayı sever. Erkek dış cinsel organları temasa karşı son derece duyarlıdır ve dudaklar, dil, ılıklık ve kadının ağız içinin nemliliği cinsel uyarımın çok zevkli olmasını sağlar. Bir erkeğe oral seks yapan kadının, en çok dikkat etmesi gereken nokta, dişlerinin penisin herhangi bir yerine değmemesidir. Dudakların ve dilin hızlı, sert ve yavaş hareketleri çok etkili olabilir. Bazı kadınlar, ağzına erkeğin boşalmasından hoşlanırlar. Meni, yutulduğunda herhangi bir hastalığa yol açmayan zararsız bir sıvıdır. Ancak zührevi bir hastalık geçiren erkeğin menisinin yutulması, kadına da hastalık geçirebileceğinden dikkat edilmelidir.

Cunnilingus (erkeğin, kadını ağzı ile uyarması): Erkeğin, kadının cinsel organlarını yalaması ve emmesi anlamına gelmektedir. Kadının dış cinsel organları ve çevresindeki alanlar, çoğunlukla vücudun en duyarlı, erojenik bölgeleri olarak tanıtılır. Bu bölgeler, hafif sıkmalarla ya da nazik ve tutkulu öpücüklerle düzenli olarak kolayca uyarılabilir. Böylece erkek, kalça içlerini, anüsle cinsel organlar arasındaki yeri ve anüsü yalayarak bir kadını kolayca coşturabilir. Dahası, klitoris gövdesini, iç dudakları öperek, emerek, yalayarak kadının çoşkusunu yükseltebilir.

69 Yöntemi (karşılıklı uyarma): Bu sayı simgesel olarak, iki kişinin ters biçimde birbirine sarılıp yatmasını gösterir. Bu yöntemle eşler, ağız yoluyla aynı anda birbirlerinin cinsel organlarını yalayıp, emebilirler. Çiftleri aynı anda orgazma ulaştıran bir cinsel pozisyon ve cinsel faaliyettir.

Kişiler oral sekste birbirlerine daha fazla zevk veren pozisyonları bulup geliştirebilirler.

 

Öpüşme Yolu ile Bulaşan Hastalıklar

 

Öpüşme; solunum (boğaz-burun) sekresyonları ( salgıları) ile direk fiziksel temasın olduğu bir durumdur.

Her iki taraf için de salgıların fiziksel transferi söz konusudur. Öpüşme ile enfekte salgılar yoğun bir şekilde karşı tarafa aktarılabilir. Temas sonucu bulaşan bu sekresyonlarda yoğun üreyebilen veya bulunabilen mikroorganizmalar risk oluşturmaktadırlar. Bu hastalıklar bazen basit bir soğuk algınlığından, daha ciddi veya kronik (müzmin) hastalıklara kadar değişebilmektedir.

Öpüşme ile sık bulaşan hastalıklardan örnekler;

*Soğuk algınlığı
*Grip
*Grup A beta hemolitik streptokoklar
*Çocukluk çağı döküntülü hastalıklar ı(kızamık, kabakulak, suçiçeği, enteroviruslar gibi)
*İnfeksiyöz mononükleoz (Öpüşme hastalığı)
*Tüberküloz
*Herpes (uçuk)

Bilinenin aksine Hepatit B, Hepatit C, AIDS gibi hastalık etkenleri tükrükte bulunabilmekle birlikte tükrükte çok düşük miktarlarda bulunduklarından bu yolla bulaş yok ya da diğer bulaş yollarına göre daha az kabul edilmektedir. Travmatik olmayan yani kanla temasın söz konusu olmadığı öpüşmeler bu hastalıklar için bulaştırıcı değildir.

Soğuk algınlığı :Soğuk algınlığı çeşitli viruslar tarafından oluşan ve üst solunum yolu infeksiyonu bulgu ve belirtileri ile seyreden bir hastalık tablosudur. Hafif seyirlidir. 200’e yakın virus çeşidi tarafından oluşabilir. Soğuk algınlığı dünyadaki en yaygın hastalıklardan birisidir. Özellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak başlar. Daha çok sonbahar ve ilkbahar aylarında görülürken, soğuk hava, virusların burun mukazasında üremesini kolaylaştırır ve infekte olmasına katkıda bulunur. Viruslar yakın temas ile rahatlıkla bulaşabilmektedir. Öpüşme ile de bu risk oldukça artmakta ve yoğun bir şekilde virus alımı olmaktadır.
Virus, kontamine yüzeylerde saatlerce kalabilmektedir. Bu yüzeylere temastan sonra da viruslar rahatlıkla buruna ve gözlere transfer olabilir. Bunu engellemek için el hijyenine dikkat edilmeli ve yakın temastan, buna öpüşme de dahil, kaçınılmalıdır.

Grip influenza) Ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrısı ile seyreden akut viral bir infeksiyondur. Epidemi (ülke/şehir/kurum/ çapında)veya pandemi (dünyada) gibi geniş çapta salgınlar yapabilmesi ve akciğerle ilgili komplikasyonlarının özellikle bazı hasta gruplarında öldürücü olması nedeniyle, diğer akut solunum sistemi infeksiyonlarından ayrılır.
Kuluçka süresi etkenin konağa yerleşen dozuna bağlı olarak 18-72 saattir. . Virus solunum sekresyonları olan burun, boğaz çalkantı suyu, balgamdan izole edilebilir. Bulaşma virus içeren küçük partiküllerin solunması ve solunum sekresyonlarının fiziksel transferi ile bulaşır. Öpüşme ile de rahatlıkla geçebilir.
Korunmada aşı ve infekte kişilerle yakın temastan kaçınmak önemlidir.

A grubu B- hemolitik streptokoklar :Bu grup bakteriler toplumda %5-25 oranında bulunabilmektedir. Sıklıkla hava yolu ve öpüşme dahil yakın temas ile bulaşır. Ayrıca deri lezyonları ile de bulaşabilmektedir. Aile içinde, kışla, kreş gibi toplu yaşam yerlerinde bulaşabilir. Genellikle kış aylarında daha fazla görülmektedir.Bu hastalıkta farinks ve tonsillerdeki infeksiyonlar dışında kalp ve eklem komplikasyonları açısından da önemlidir. Öpüşme ile infekte olan kişilerden bu bakteriler rahatlıkla direk transfer olabilir

Çocukluk çağı döküntülü hastalıklar :Bu hastalıkların hemen hemen hepsi oral sekresyonlarda bulunduğu için rahatlıkla öpüşme dahil yakın temasla ve damlacık yoluyla bulaşır.

Kızamık :İnfekte kişiler prodrom dönemde döküntü ortaya çıkmadan önce hastalığı bulaştırmaya başlarlar ve bulaşıcılık döküntü başladıktan sonrada devam eder. Hastada virus ağız içinde bulunduğu için boğaz çalkantı suyundan izole edilebilir.

Kızamıkçık :Hastaların solunum salgıları ile bulaşır. Döküntüden itibaren iki hafta daha bulaşıcılığı devam eder. Döküntü öncesinde 5-7 günlük ateş, halsizlik, baş ağrısı şeklinde prodrom dönemi olabilir. Bu virusta ağız içinde bulunduğu için boğaz çalkantı suyundan izole edilebilir.

Kabakulak amlacık infeksiyon ile bulaşır. Tükrük bezlerini enfekte eden bir viral hastalıktır. Virus tükrük bezlerinden tükrük kanalları yoluyla ağızdan direk temas ile de bulaşır.

Enteroviruslar :Yaz aylarında ateş döküntü ile seyreden bir hastalıktır. Ağız içinde bulunan virus, boğaz çalkantı suyunda izole edilebilir.

Su çiçeği :Ateş ve deri döküntüsü ile seyreden çok bulaşıcı bir çocukluk hastalığıdır. Erişkinlerde oldukça ağır seyreder. Kuluçka dönemi 2-3 haftadır. Daha çok ilkbahar, sonbahar aylarında görülür. Virus trakea ve bronş epitel hücrelerine yerleşir. Solunum yolu ve yakın temas ile bulaşır. Yüzde, gövdede döküntü ve ağız içinde ve saçlı. deride veziküller vardır. Bağışıklık sistemi bozuk olanlarda hastalık ağır seyreder.

Herpes viruslar (HSV-I) :HSV-1 ile birincil infeksiyon genellikle farinks ve ağız mukozasında oluşur. Bulaşma vezikül tarzındaki cilt lezyonu ile direk temas sonucudur. Kuluçka süresi 2-12 gündür. Hastalık birincil infeksiyondan sonra latent (sessiz) kalıp daha sonra bağışıklık sistemi baskılandığında yeniden reaktive olur ve yineleyen infeksiyonlara neden olur. Bunların başında “uçuk” adı verilen tablo gelmektedir.

Çocukluk çağında birincil infeksiyon geçirilmezse daha ileri yaşlarda gelişmediği görülür. Çünkü erişkinlerin ağız epitel hücreleri kalın ve dayanıklıdır. Bununla birlikte bu tür bireylerin herhangi bir nedenle bağışıklıklarının bozulduğu veya sağlık personeli gibi HSV ile yoğun karşılaşmaya bağlı olarak erişkin dönemde de birincil infeksiyon geçirdikleri görülür. Erişkinlerin %70- 90’ ında HSV- 1 antikorları yani infeksiyonun geçirildiğine dair kanıt bulunmaktadır. Genellikle çocukluk yaş grubunda yakın temas ile duyarlı kişilerin deri ve mukozalarındaki çatlak veya sıyrıklardan etkenin girmesi ile bulaşır. HSV -1 infeksiyonu genellikle orofarenks ile sınırlıdır ve bu tür olgularda virus çevreye infekte aerosoller veya tükrük ile bulaşır. Orofarengeal hastalık daha çok 1-5 yaş arası çocuklarda görülür. Ağız mukozası, dil, dudak, damak ve farinkste küçük veziküller ve ülserasyonlara neden olur. Bu tablonun veya uçuk adı verilen tekrarlamaya bağlı lezyonların bulaşında öpüşme önemli rol oynamaktadır.

İnfeksiyöz mononükleoz(öpüşme hastalığı, ukte humması) :Her iki cinste, yılın her mevsiminde eşit sıklıkta görülür. Hafif bulaşıcı infeksiyon kabul edilir. Virus insandan insana sıklıkla orofarinks salgıları ile yakın temas sonucu bulaşır. Nadiren damlacık infeksiyonu şeklinde bulaşır. Duyarlı konağın orofarinks epiteline girerek buradaki hücreleri infekte eder. Genç erişkinde akut infeksiyon ; yüksek ateş boğaz ağrısı, lenf bezi büyümesi ile karakterize bir tabloya neden olur. Hastalar en sık boğaz ağrısı yakınması ile başvurur.

Tüberküloz :Kişiden kişiye geçiş başlıca solunum yolu ile olur. Tüberküloz hava yolu ile geçen infeksiyonlara klasik bir örnektir. Kaynak vakaların birçok solunumsal manevrası (öksürme, hapşırma vb..) ile bulaşır. Bu manevralar sırasında üst solunum yollarından yüksek hava akım hızları oluşur. Hava yolu mukozasını kaplayan sıvıdan ve akciğerlerdeki infeksiyon odaklarından çok sayıda sekresyon damlacıkları ile tüberkülozlu hastalardan sağlam kişilere geçişi olmaktadır.
Ancak bulaşta aktif özellikle öksürük ve balgam çıkarımının eşlik ettiği akciğer tüberkulozu geçiren kişilerle öpüşme dahil yakın temas ,tedavi başlanana kadar bulaş açısından risklidir. Akciğer dışı yerleşim gösteren tüberküloz , tedavi başlanmış ve tedavinin üzerinden 2 hafta geçmiş olgular bulaştırıcı kabul edilmemektedir.

Yukarıda öpüşme ile sık bulaşan belli başlı hastalıklardan söz edilmiştir. Ancak infeksiyom etkenlerinin pek çoğunun giriş bölgesinin boğaz- burun olduğu, etkenin ve hastalığın özelliğine göre burada kısa yada uzun bir çoğalma süreci geçirdikleri düşünüldüğünde öpüşmenin çok sayıda etkenin bulaşında önemli rol oynadığı öngörülebilir.
Bu nedenle özellikle kış aylarında ve özellikle infeksiyon bulguları olan kişilerle öpüşmekten kaçınılması ve kalp hastaları, küçük bebekler, bağışıklık sistemi baskılanmış kanser hastaları ve önemli ameliyatlar geçirmiş kişilerin nekahat döneminde tümüyle öpüşmekten kaçınmaları kuvvetle önerilmektedir.

 

Sürtünme İle Hamile Kalınır mı ?

 

Gebelik erkek üreme hücresi, spermlerden birinin, uygun durumdaki kadın yumurtasını döllemesi ile olur. Bunun için meninin kadın cinsel organlarına boşalması gerekir. Sürtünme yoluyla sevişme sırasında erkek boşalmıyorsa veya kadın cinsel organlarından uzağa boşalıyorsa, gebelik söz konusu değildir. Ancak spermlerin kadın yumurtasına ulaşması için mutlaka penisin vajinaya girerek boşalması şart değildir. Eğer vajina ağzına boşalma olursa, spermler içeri girebilir ve gebelik oluşabilir.

 

Lohusalık Dönemi

 

Lohusalık; doğumdan sonraki 6 hafta (42 gün) sonunda gebeliğin kadında yarattığı fizyolojik ve psikolojik değişimlerin gebelik önceki haline dönmesidir. Bu süreç her organ ve sistem için farklı zamanlar alır.

Halk arasında “lohusanın mezarı 40 gün açık kalır” sözü yaygın olarak kullanılır. Bu söz bir yerde gerçekleri yansıtmaktadır. Çünkü doğum ve lohusalık döneminde ortaya çıkan hastalıklar hayatı tehdit edici boyutlarda olabilir.

Çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati, erken lohusalık ilk 1 haftayı, geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder. Üreme organları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar. Emzirenlerde ise adetlerin normale dönmesi 6 ayı bulabilir, hatta bu süreyi bir miktar daha aşabilir.

Doğum sonrası belirgin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahmin eski haline dönmesi yani küçülmesidir (involusyon).

Rahim (Uterus) involüsyonu
Rahim involüsyonu; rahimin doğumdan sonra gebelik öncesi durumuna dönmesine verilen isimdir.

Gebelik süresince rahim ağırlık olarak yaklaşık 20 kat büyür, ancak doğumdan sonra hızla küçülmeye başlar. Bebek doğduktan hemen sonra yaklaşık 20. gebelik haftasında olduğu boyuta iner. Bu evrede ağırlığı yaklaşık 1 kg kadardır. Birinci haftanın sonunda 12. gebelik haftasındaki büyüklüğüne dönen rahimin hacmi 6 hafta sonunda gebelik öncesi büyüklüğündedir.

Vücudumuzda ağırlık ve hacmi bu kadar çok büyüyüp sonrasında küçülen ikinci bir organımız bulunmamaktadır. Uterusun bu özelliği bilim dünyasını günümüzde dahi şaşkınlığa uğratmaya devam etmekte ve halen bilimsel yönden tam olarak açıklanamamaktadır.

Doğumdan hemen sonra rahim kasılmalarının gücü doğum sırasındaki güçlerden çok daha fazladır. Bunlara “takip eden ağrılar (afterpains)” adı verilir. Bu ağrılar 2-3 gün kadar devam edebilir. Daha önce doğum yapmışlarda (multiparlarda) daha fazla hissedilir. İlk 12 saatte sıklıkları daha fazladır, bu saatten sonra gerek sıklığı gerekse şiddeti giderek azalır.

Özellikle lohusanın bebeğini emzirmesi sırasında, uyarıyla beyinden salgılanan “oksitosin” hormonuna bağlı olarak rahim kasılması sonucu kasık ve karın bölgelerinde ağrılar hissedilebilir.

Doğumda plasentanın ayrılmasından hemen sonra, plasentanın uterusa yapıştığı alan yarı yarıya küçülür. Bu küçülme sayesinde açıkta olan damar uçları kapanır ve kanama azalır. Rahmin içini döşeyen ve “endometrium” adı verilen zar tabakasının normale dönmesi 3 haftayı bulurken plasentanın yerleştiği alan 6 haftada iyileşir. İyileşmenin tam olamadığı durumlarda ise kanamalar görülebilir.

Doğum sonrası vajinal akıntılar (Löşi, Lochia)
Doğumdan sonra rahim içinden gelen akıntıya “Löşi (lochia)” adı verilir. İlk gelen taze kırmızı kan “löşi rubra” olarak adlandırılır. Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur. Birkaç gün içinde miktarı azalır, rengi açılır ve yani “löşi seroza” ya dönüşür. 2. haftadan sonra ise daha koyu kıvamlı ve açık renkli “löşi alba” gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu tüm bu vajinal akıntılar kesilir.

Löşi içeriği açısından enfeksiyona çok müsait bir ortamdır. Bu nedenle hijyene çok dikkat edilmelidir.

Doğum sonrası serviks (rahim ağzı), vajen ve diğer değişiklikler
Doğum esnasında 10 cm açılan ve tamamen incelip kağıt gibi olan serviks (rahim ağzı) açıklığı bir hafta sonunda yaklaşık 1 cm’ye iner. Rahim ağzı normal doğum yapmışlarda artık yuvarlak değil yassı bir görünüm alarak doğum yapmayanlardan ayrılır. Serviksin tamamen iyileşmesi yine 6 haftalık bir zaman alır.

Doğum sırasında çok fazla zorlanan ve esneyen vajina dokusu yavaş yavaş iyileşmeye başlar ve 3 hafta bitiminde son halini alır, ancak asla doğum yapmadan önceki gerginliğine gelemez.

Gebelik boyunca genişleyen ve esneyen karın kasları ve pelvik kaslar 6 hafta sonra toparlanır ve bu dönemden sonra egzersiz önerilir. Dolaşım, boşaltım, endokrin gibi diğer sistemlerde olan değişiklikler de 6 hafta sonunda normal haline döner.

 

Ertesi Gün Hapları kullanımı sağlıklımı

 

Ertesi Gün Hapları ( Acil Doğum Kontrol Kiti )

Bir doğum kontrol yöntemi değildir.
Korunmasız cinsel ilişkide bulunulduktan sonra veya kullanılan doğum kontrolunun başarısız olma ihtimaline karşı (prezervatifin yırtılma, delinme, yerinden çıkması gibi ) oluşabilecek muhtemel gebeliğin önlenmesinde uygulanır. Bir başka kullanım alanı da tecavüz vakalarında kadının gebe kalmasının engellenmesidir.

Korunmasız cinsel ilişkiden sonra ilk 72 saat içinde yüksek doz östrojen ve progesteron hormonu içeren hap ağız yoluyla alınır. Bu haplar rahim iç zarının özelliğini bozarak döllenmiş yumurtanın rahim içerisine yerleşimini engeller. 12 saat içinde doz tekrarlanır, eğer adet gecikmesi olursa gebelik araştırılmalıdır

Eczanelerde değişik isimlerde reçetesiz olarak satılmaktadır. Koruyuculuk oranı ilk 24 saat içinde alınırsa %95, ikinci gün %85, üçüncü gün %58 dir, 72 saat sonunda koruyuculuğu son derece düşüktür.

Ertesi gün hapları ancak çok özel durumlarda uygulanması gereken bir yöntemdir ve alışkanlık haline getirilmemelidir.Ertesi Gün Hapının bir ay içerisinde birden fazla kullanımı önerilmemektedir.

Yüksek doz östrojen içerdiği için doğum kontrol hapı kullanması sağlık açısından sakıncalı olan kişilerde tehlikeli olabilir. Ayrıca koruyuculuğunun %100 olmadığını bilmek gerekir. Oluşmuş bir hamilelik üzerine etkisi yoktur, yani düşüğe sebep olmaz.

Mide bulantısı, kusma, meme hassasiyeti, baş ağrısı, karın ağrısı ve lekelenme tarzında kanama gibi yan etkiler görülebilir.

Hap alındıktan sonra ki bir saat içerisinde kusma olması halinde dozun tekrarlanması önerilmektedir.
Şiddetli kusma görülen olgularda ilaçlar vajinal yolla uygulanabilir. Bu yolla uygulanan düzenli oral kontraseptif ilaçların incelendiği araştırmalarda hormonların vajinal epitel yoluyla absorbe edildiği gösterilmiştir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkları Önler mi?

Hayır. Cinsel ilişkiden sonra gebeliği önlemek amacı ile kullanılır. Tüm doğum kontrol hapları gibi ertesi gün hapları da HIV enfeksiyonu (AIDS’e neden olan virüs) ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlamaz.

 

Regl Nedir ?

 

Regl olmak (adet kanaması, ay hali, aybaşı ) kadın hayatının önemli bir parçasıdır. Genç kızlığa adım atılan dönemde bazen şok etkisi yaratabilen ilk adet kanaması kısa bir süre sonra kadının her ay düzenli görmeye alıştığı ve düzensizleşmesi durumunda endişeye kapıldığı bir olgu haline gelir. Adet düzensizlikleri kadınların sık yaşadıkları sağlık sorunlarındandır ve her bilinçli kadının bu düzensizliklerin nedenleri hakkında genel bilgilere sahip olması gerekir.

Normal bir adet düzeni olan kadın 26-35 günlük aralıklarla (bu aralığın başlangıcını ve bitişini bir adetin ilk günüyle diğer adetin ilk günü belirler) kanama görür ve bu kanama 3-7 gün arasında devam eder. İlk günlerde nispeten daha fazla olan kanama yavaş yavaş azalarak en geç 7 günde tamamen biter. Tüm bu adet dönemi boyunca kadın ortalama olarak 60 ml. kan kaybeder. Bazı kadınlarda ek olarak tam iki adetin ortasına denk gelen dönemde birkaç damla süren lekelenme tarzında kanama olabilir. Ovulasyon (yumurtlama) esnasında oluşan bu kanama her ay tekrar eder ve normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Yukarıda anlatılan düzenden her sapma adet düzensizliği olarak tanımlanır. Her adet düzensizliği tipinin kendine özgü nedenleri ve tedavi şekilleri olduğundan tanı koyma aşamasında kadının düzensizliği iyi tarif edebilmesi çok önemlidir.

Kadınlar neden adet kanaması görürler?

İki adet kanamasının ilk günleri arasında kalan ve menstruasyon siklusu adı verilen döngünün amacı uterusu (dölyatağını) gebeliğe hazırlamaktır. Bu döngünün düzenli olarak işlemesine hem fizyolojik hem de ruhsal süreçler katkıda bulunur: Her adetin ilk gününde beyinde bulunan hipofiz adlı salgı bezinden salgılanan bir hormonun etkisiyle yumurtalıklardan birinin içinde bir oosit (yumurta) hücresi olgunlaşmaya ve östrojen hormonu üretmeye başlar. Bu hormon uterus iç tabakasının kalınlaşmasından ve gebelik için ön hazırlıkların tamamlanmasından sorumludur. 14 gün süren bu kalınlaşma döneminde yumurta hücresi etrafında sıvı birikimi olur ve yumurtalık yüzeyinde yaklaşık 18-20 mm. çapında içi sıvı dolu olan ve folikül adı verilen yapı ortaya çıkar. Bu olaylar esnasında hipofizden salgılanan diğer bir hormonun kanda seviyesi belli bir aşamaya yükseldiğinde bu gelişen folikül çatlar ve içindeki olgunlaşmış yumurta hücresi serbest kalır. Bu hücre fallop tüpü içine girerek burada ilerlemeye başlar. Fallop tüpü içinde oosit bir sperm hücresiyle karşılaşır ve döllenme gerçekleşirse gebelik başlar.

Yumurtlama gerçekleştikten hemen sonra kanda östrojen hormonuna ek olarak progesteron hormonu da yükselmeye başlar. Bu hormon uterus iç tabakasını döllenen yumurtanın yerleşmesi ve gebeliğin devam etmesi için uygun hale getirir ve bir anlamda östrojen hormonunun burada yaptığı ön hazırlıkları tamamlar. Gebelik oluşmazsa kanda hormon seviyelerinin düşmesiyle belli bir süre sonra endometrium tabakası dökülmeye başlar. Bu dökülme kanamayla birlikte olur. Adet kanaması adı verilen bu kanamayla birlikte endometrium yeni siklustaki muhtemel bir gebelik için tekrar hazırlanmaya başlar ve yukarıdaki döngü en başa döner.

 

Penis Büyütme

 

Peniste veya sexte önemli olan penisin boyu değil, işlevidir.

Penis Latincede kuyruk anlamına gelmektedir. Penis içinde uzunlamasına süngerimsi dokular içeren ve içinde idrar ve meninin (sperm-ersuyu) geçtiği kanalı içeren bir erkeklik organıdır. Cinsel heyecan ile beyin bu organın içindeki süngerimsi dokulara kan pompalar ve penis sertleşerek birleşmeye hazır hale gelir. Penis sertleşme halindeyken boyuna ve enine büyür.

Ergenliğe ulaşmış bir erkeğin penisinin ortalama uzunluğu gevşek halde 5 ile 9 cm arasında, sertleşme halindeyken ortalama 14 cm boyunda olur. Bununla birlikte penisin büyüklüğü kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yaygın olarak bilinenlerin tersine penisin büyüklüğü, deri rengi ile ilgili değildir, yani kısa boylu birinin penisi uzun boylu birininkinden daha büyük veya bir zencininki bir beyazdan daha küçük olabilir. Penis boyu ortalama 14 cm olmakla beraber 11-18 cm arası penisler normal boyutlardadır.

Ayrıca penisin normal durumu ile sertleşme durumu arasında büyük farklar olabilir. Yani sönükken çok iri gözüken bir penis sertleştiğinde daha büyük bir hal almayabilir.

Bütün erkekler penislerinin büyüklüğü ile yakından ilgilidirler. Bu bir erkeklik gücü daha doğrusu bir güç sembolü haline gelmiştir. Erkekler cinsel organlarıyla gurur duyar övünürler. Erkeğin cinsel organına verilen güç soyunmayla beraber korkunç bir yarışa girer. Boyut, gücü simgeleyen bu organın yegane güvencesidir. Gören kadının kıyaslama imkanına kavuşması cinsel organı iri boyutlarda olmayan bir erkek için sonun başlangıcıdır. Erkekler arasında da penis boyutunda odaklanan rekabetin bir trajediye dönüşmesi cinsel kimliğin yalnızca bu organa indirgenmesinden kaynaklanır.

Ama peniste veya sexte önemli olan penisin boyu değil, işlevidir. Yani, sizin penisinizle yapabildikleriniz bunu da duygularınızla birleştirmeniz en önemli olanıdır. İri bir penise sahip olacağınıza (ki 18 cm üstü penisler genelde ilişki sırasında kadına zevk yerine acı vermektedir) sertliğini uzun süre tutabilen daha küçük bir penise sahip olmak daha avantajlıdır. Her ikisi de bir arada olursa hiçbir zararı yoktur.

Tabi ki ebat olarak normalin altındaki penislerde hem cinsel ilişki sırasında sorun yaratabilecek hem de psikolojik yönden erkekte sorun yaratacaktır. Normalin altındaki penislere ne yapılabilir; bugün yeni ameliyat teknikleri sayesinde penis boyları uzatılabilmekte, ince penisler çeşitli yöntemlerle kalınlaştırılabilmektedir. Çok başarılı sonuçların yanı sıra pek sonuç alınamayan ameliyatlarda olmaktadır. Bu hastadan hastaya göre değişmektedir. Ülkemizde de bu tip ameliyatlar yapılmaktadır. Ama bu tip ameliyatların her isteyene yapılamayacağı sadece ve sadece çok gerekli vakalara yapılması gerekir.

Bu arada en çok sorulan sorulardan olan piyasada satılan penis büyüttüğü iddia edilen vakum pompaları veya şu ve bu gibi metotlar gerçek dışıdır, kandırmacadır, hiç bir faydaları yoktur. Bu penis büyüttüğü ileri sürülen vakum pompaları büyütmek bir yana penis sertleştiğinde içindeki kanı tutan kapakçıklara ters basınç yolu ile zarar vermekte ve sertleşme problemleri yaratmaktadır. Bu yüzden kullanılması zararlıdır. Normal standartlardaki boylar için penis boyunuz ne ise odur, yapabileceğiniz tek şey performansınızı geliştirmek veya boşalma sürenizi uzatmaya çalışmaktır.




penis büyütme hapları ücretsiz penis büyütme doğal penis büyütme penis büyütme egzersizleri penis büyütme tekniği penis büyütme ameliyatı ücretsiz penis büyütme tekniği ücretsiz penis büyütme bilgileri ücretsiz penis büyütme egzersizleri penis büyütme pompası penis büyütme ücretsiz bitkisel penis büyütme penis büyütme resmi penis boyunu büyütme penis büyütme yöntemi ücretsiz doğal penis büyütme penis büyütme ilacı cerrahi penis büyütme penis büyütme fotoğraf penis büyütme programı penis büyütme ipuçları penis büyütme resim ücretsiz

 

Penis eğriliği nedir ? Düzeltilir mi?

 

İnsan vücudundaki eş organların (eller, gözler, testisler gibi) hiç biri birbirinin aynısı değildir, arada mutlaka bazı farklar vardır.

Tüm insanlarında yapıları ve organları hem dış görünüş olarak hem de işlevleri sırasında farklılıklar gösterirler. Bu farklılık bazen çok çok az , bazen ise çok fazla olabilir.

Penis bildiğimiz gibi bir erkek cinsel organı olup spermleri (meni - ersuyu) kadın vajeninin derinlerine bırakma görevi vardır ve bu görev sırasındada kişiye haz (zevk) vermektedir.

Penislerde hem boy olarak hem de şekil olarak bir birinden farklı olmaktadır.

Hiç bir penis şekil olarak cetvelle çizilmiş gibi doğru değildir veya düzgün sınırlara sahip değildir. Bu farklar kişiden kişiye göre değişmekte, kiminde çok az bir sağa veya sola eğrilik olurken bazılarında bu daha fazladır. Bazı penislerde ise hem sağa -sola eğrilikle beraber aşağıya da doğru eğrilik olabilir.

Bunun sınırı nedir? Ne kadar eğrilik normaldir, ne kadarı bir anormallik veya sakatlık olarak görülmelidir?

Bunun kesin sınırı şudur; eğer bu eğrilik sizin cinsel ilişki kurmanızı engelliyor, ilişki sırasında size veya partnerinize acı veriyorsa bu düzeltilmesi gereken bir sorundur.

Bir de eğer kişi ciddi anlamda penisinin eğriliğinden estetik açıdan, yani görüntüsünden rahatsız oluyor ve bu yüzden soyunmaktan kaçınıyor veya ilişkiye giremiyorsa bu da düzeltilmesi gereken bir sorun sayılır.

Penis eğriliği düzeltilir mi?

Evet, her şey yapılabildiği gibi (bu gün yeniden el, parmak veya penisin yapılabildiği bir bilgi ve teknolojiye sahibiz) penis eğriliği de düzeltilebilmektedir.

Eğer sizde de penis eğriliği gibi bir şüphe veya sıkıntı varsa çekinmeden ve mutlaka muayeneye gidiniz. Bu şüphe , sıkıntı, veya utanma duygusu ile geçirdiğiniz her süre sizi üzecek ve cinsel hayatınızı olumsuz etkileyecektir. Hekiminiz sizi aydınlatacak ,eğer gerekli ise cerrahi bir müdahale önerecek ve yapacak veya eğer bir sorun yoksa sizin rahatlamanızı ,kendinize güveninizin gelmesini sağlayacaktır.

 

Epizyotomi

 

Doğum sonrasında annenin vajina ve perine bölgesinde oluşabilecek istenmeyen
yırtılmaları önlemek, doğum sonrası annenin mesane ve bagırsaklarındaki sarkmalara
engel olmak ve bebeğin başını rahatlatmak için gerçekleştirilen kesidir.

Yaygın olarak kullanılmasına rağmen anlatılan amaca uyup uymadığı tartışmalıdır.
Epizyo açılmasına rağmen hala yırtıklar meydana gelebilir ya da ileri dönemlerde
sarkmalar ve buna bağlı idrar tutamama şikayetleri görülebilir. Ağrı,ödem ve
enfeksiyon durumları takiben müşahade edilebilir.

Genelde lokal anestezi yapılır, ancak bu durumda doğum sonrası dikerken hastayı
tamamen uyutmak gerekebilir. Baş vajina ağzında 3-4 cm. çapta görüldüğünde
açılmalıdır. Daha erken açıldığında kanama fazla olabilir. Faydası ve riskleri
tartışmalı olduğu halde hemen hemen ilk doğumların hepsinde, daha sonraki
doğumların pek çoğunda açılan epizyotominin en önemli yararı kontrolsüz
yırtıklara göre komplikasyonalarının daha az olması ve tamirinin daha kolay
yapılabilmesidir.

 

anal sex - tes ilişki - anal seks

 

Anal seks anüs bölgesi (makat) ve burada yer alan halkasal kaslar, duyu sinirleri açısından zengin bir bölgedir. Halkasal kaslar normalde sıkıca büzülmüş durumda bulunurlar. Gerektiğinde 6-7 cm. çapa kadar genişleyebilirler. Bu kaslara gelecek homojen bir fiziksel baskı, bu kasların açılmasına neden olurken aynı zamanda zengin duygular yaratırlar. Anal seks sırasında penisin bu halkasal kaslara uyguladığı gerginlik farklı cinsel duygular oluşturur ve anal seks doğru yapıldığı sürece bu zevkler yaşanır.

Anal seks öncesi mutlaka anüs bölgesi kayganlaştırıcı bir yağ yardımı ile kaygan hale getirilmelidir. Halkasal kasların sıkılığı yavaş hareketlerle bir parmak veya dildo yardımı ile gevşetilmeli ve kişi ilişkiye hazırlanmalıdır. İlk kez anal ilişkiye girecek kişinin de ıkınarak yardımcı olması yararlı olur. Cinsel ilişkiye hazır sertlik durumuna gelmiş penise bol kayganlaştırıcı krem ve vazelin sürülür. Penis başı anüse dayanır ve yavaş yavaş bastırılır. Ani hareketlerden kaçınılır. Dominant tarafın dikkat etmesi gereken nokta partnerinin direktifleri olmalıdır. Partnerin ağrı veya acı duyması halinde durmak, beklemek gerekir. Penisin ilk girişinden sonra anüsün devamı olan rektumun salgıladığı kayganlaştırıcı sıvılar ile penis hareketlerini rahatlatır.
cinsellik.gen.tr
Anüs bölgesindeki anatomik yapı çok narindir. Eğer hazırlık yapılmadan veya sabırsızca anal ilişki kurulması halinde bu bölgedeki dokularda yırtılmalar, kanamalar ortaya çıkar. Bu yırtılmaların ortaya çıkması sadece acı açısından önemli değildir. Gerek cinsel yolla bulasan hastalıkların gerekse de bu bölgedeki bakterilerin hastalık oluşturmaları için uygun ortam oluşturmasıdır.

Bazı kişiler inançları nedeni ile, bazıları yetiştiği ortamın nedeni ile bazıları da psikolojik durumları nedeni ile anal sekse karsıdırlar. Bazı kişiler de tam aksi olarak inançları, psikolojik durumları nedeni ile anal seksi tercih etmektedirler. Özellikle evlilik öncesinde bekaretlerini kaybetmek istemeyen genç kızlar ve psikolojik olarak kendisini kadın hisseden kişiler, bu metot ile cinselliği tercih ederler. Evlilikte ise anal seksin yeri çok farklıdır. Genelde kadın diz ve dirseklerinin üzerinde pozisyon alırken erkek arkadan yaklaşır. Anal seks sırasındaki dominant kişi, elleri ile rahatça uzanarak partnerinin göğüs uçlarını uyarabilir ve/veya klitorisinde (homoseksüel ilişkide penis başı ve testisler) uyarır. Hem klitoral uyarı, hem göğüs uçlarının uyarılması ve anal zevk bir arada yaşanır.

Lezbiyen ilişkide de anal seks, değişik seks oyuncaklarının yardımı ile yapılır. Anal seksteki amaç vajinal uyarıya anal uyarıyı da eklemektir. Bu amaç için hazırlanmış, bir ucu vajinaya uyan, diğer ucu anüse girebilen vibratör veya dildolar vardır. Ayrıca değişik büyüklükteki penis taklitleri de anal sekste kullanılmaktadır. Bazı kişiler seks oyuncakları yerine günlük hayatta kullanılan bazı eşya ve besin maddelerini kendilerini veya partnerlerini uyarmak için kullanmaktadırlar.
cinsellik.gen.tr
Anal sekste MUTLAKA PREZERVATİF KULLANILMALIDIR .
ANAL SEKS İLE İLGİLİ BAZI SORULAR
Neden bir insan anal seks yapmak ister?

Bir çok insan için, anal seks büyük bir tabudur. Popodan yapılan seks kulağa kaba ve çirkin gelir ve cinsel sapıklık izlenimi verir. 1990′lar da, AİDS hastalığına yol açan HIV virüsünü anal yolla daha kolay bulaştırdığı düşünüldüğü için anal seks kötü bir etki bıraktı.

Ancak bazı insanlar anal seksi sever, bazıları da nefret eder. Bazıları da henüz anal seksi denememiştir ve merak etmektedir. Çoğu insan da böyle tabu haline getirildiği ve gizemli kaldığı için anal sekse karsı ilgi duymaktadırlar.

Analingus ne demektir?

Kimi insanların yalamaktan hoşlandığı veya yalanmaktan hoşlandığı, vücudun diğer bir bölgesi anüs (makat)’dür. Bazı insanlar ona dokunmayı seksüel anlamda tahrik edici bulurlar. Buna rağmen, biz burada, henüz güvenli anal seks hakkında bir açıklama yapmadık. Anüs ve anat, partnerinizin sindirim sistemindeki bir çok hastalığı size taşıyabilir ve ağzınızda veya midenizde acılara sebep olabilir. Anal seks yapmak, çeşitli bakteriyel enfeksiyonlara yol açabilecek oldukça riskli bir davranıştır. Eğer siz veya partnerinizin anal seksten zevk almasını istiyorsanız güvenli seks tekniklerinden birini denemelisiniz.

Anal seks canınızı acıtır mi?

Anal seks caninizi acıtmamalıdır. Eğer acıtıyorsa, yanlış (hatalı) şekilde ilişki kuruyorsunuz demektir. Anal seksin, seks yaşamınızın dopdolu ve güvenli bir parçası olabilmesi için, yeterli miktarda yağlayıcı madde kullanmak ve biraz da sabır göstermek önem kazanmaktadır. Buna rağmen bazı insanlar, anal seksten hiç bir şekilde hoşlanmazlar. Sizin partneriniz de bu tip insanlardan biriyse, onun isteklerini saygı göstermeli, anal seks için onları zorlamamalısınız.

Anal seks gerçekte haz ve zevk verir mi?

Anal seksten haz bir çok şeyden alınabilir. Özellikle seks hakkında “tiksindirici” bir şey yapmak bir kısım insan için hoşa giden bir şeydir. Seks hayatınıza değişiklik katmanın da bir yolu olabilir. Anal seks süresince ortaya çıkan fiziksel hisler, diğer herselden daha farklıdır. Sinirlerin sona erdiği yerdeki anat, ilişki esnasında beyne iyi sinyaller yollayarak, sizi ödüllendirir. Erkekler için, hazzin artmasına neden, prostat bezi olabilir. Penisin anüs halkasına içinde hareket etmesi yeni ve güçlü bir hoslanma duygusuna neden olabilir.

Anal seks yapmak için neye ihtiyacınız var?

Anal seks yapmak için birine verilebilecek önemli tavsiyeler şunlardır: Yağlandırıcılar, prezervatifler ve sabır. Alacağınız yağlandırıcının prezervatifle uyum sağlayacağından emin olunuz. Vazelin veya bebe yağı gibi yağlandırıcılar, sevişmeniz sona ermeden prezervatifi devre dışı bırakacaktır. Ayrıca bu tarz yağlandırıcılar makat bölgesinde de enfeksiyon yaratabilirler.

Prezervatif (kondom) kullanmak zorundamıyım ?

Siz ve partnerinizin herhangi bir hastalığı olmadığından emin olsanız bile prezervatif kullanmanız gerekir. Anat, bir çok bakterinin ve enfeksiyonun evi gibidir. Bu da peniste yanmaya ve idrar yolu iltihabına yol açar. Anal seksten sonra temizlenmenizi de kolaylaştırır.

Anal seks etrafı çok kirletmez mi?

Anal seks böyle olmamalıdır. Tuvalete gitme ihtiyacınızı partnerinize söylediğinizde, bu sorun ortadan kalkacaktır.

Anal seks için nasıl hazırlanmalısınız?

Anal seksi uygulamak için üçüncü ve son şey sabırdır. Anal seksteki en zor asama, penisin makat bölgesine girmesinde yaşanır. Makat halkası çok sikidir. Partnerinizin sakin olması ve penisin girişinin yavaş yavaş yapılması gerekmektedir.

İlk etapta parmağınız veya ince bir dildoyla başlangıç yapabilirsiniz. Bu durumda en gerçekçi dildo kullanmak olur. Parmaklarınızı kullanmanızın avantajı ise, parmaklarınız makat bölgesinin içini hissedip o bölgeyi, daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Parmağınızı yavaş yavaş makat bölgesine sokun. Her aşamada partnerinizin kaydedilen asamaya alışmasına önem gösterin. parmağınız tamamen içeride olduğunda, parmağınızı çıkartıp tekrar sokun. Partnerinin makat bölgesini böylece bu harekete alıştırmış olursunuz. Bu asamadan sonra, ayni hareketleri iki parmağınızla deneyin.

Anal seks için hangi pozisyonlar uygundur?

Anal seksi gerçek anlamda yapıyorsanız hangi pozisyonda olduğunuz önemlidir. Bir çok kadın üstte olmak ister. Diğerleri midelerinin üzerine uzanmaktan hoşlanır. Sizin için en iyisi olduğuna inandığınızdan başlayın. Daima kendinizi kontrol edin. Acele etmeyin ve çok miktarda yağlandırıcı kullanın. Anal seks yapan insanlar der ki” çok fazla yağ neredeyse yeterlidir”. Partneriniz size acıtmaya başladığını söylerse geri çekilin. Sevişme sırasında partnerinizin anüsü penisin basını alacak şekilde genişleyecektir… Eğer tamamen genişlediyse, tamamen acısız şekilde içine girebilirsiniz. Onun vücudunun alışabilmesine zaman tanıyın. Daha sonrasında daha ileri gidebilecek kadar hazır olacaksınız.

Anal seksten hamile kalırmıyım?

Teknik olarak anal seksten hamile kalmak imkansızdır. Buna rağmen anal seks, doğum kontrol için hala iyi bir metot değildir. Boşalma sonrasında meni, anüsten vajinaya doğru kayabilir ve “Sıçrama Konsepsiyonu” olarak bilinen olaya neden olabilir.

Her yıl anal seks yapan çiftlerden %8′i bebek sahibi olmaktadır.

Eğer anal seksi sevmezsem?

Anal seksin size göre olmadığını düşünüyorsanız ve sevmediyseniz, istemediğiniz ve sevmediğiniz bir şeyi yapmamalısınız.

 

sevişmek - sevişme

 

sevişme sevişmek istiyorum öpüşmek sevişme sahneleri
sevişme görüntüleri sevişenler nasıl sevişilir sevişme teknikleri

Cinsi münasebetin tatmine erdirici olabilmesi için ilişkiden önce sevişilmesi şarttır.

Kadının sürekli tatminsizliği kadın cinselliğine karşı bir zulümdür. Kullarına tatmin olunma ihtiyacı duyulacak bir cinsellik ihsan eden Yüce Allah, elbetteki bu zülme razı olmaz. Cenab-ı Hak buyuruyor: “… Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın). (Bakara Suresi /223)

Resulullah buyuruyor:

Üç şey cefadandır; …. kocanın yönlenderdiği nükteler ve öpüşmeler olmaksızın, eşler arasında cinsel ilişki olması. Sizden hiçbiriniz eşiyle hayvanlar gibi (sevişmeksizin) birleşmesin.

Üç tür uygulama, kişinin acizliğindendir. … kişinin fısıldaşmaksızın, sarmaş-dolap olup eğlenmeksizin eşi ile cinsel münasebette bulunması; eşi orgazm olmadan boşalıp işini bitirmesidir.

Erkekler için olduğu kadar, kadınlar için de sevişme bir sünnet görevidir.

Resulullah buyuruyor:

Senin onunla, onun da seninle sevişeceği, senin onu, onun da seni öpüp-ısıracağı bir bakire ile evlenseydin ya!

Kıyâmet Günü Allah katında insanların en şerlilerinden biri de, kendisi karısıyla karısı da kendisiyle sevişip ilişkide bulunduktan sonra, karısının sırrını açığa vuran adamdır.

Sevişmek; kadının hem hakkı, arzulayan kocası için hem de görevidir. Kadınlığın gereklerini üstlenen bir kadın olmak yüceliktir. Mümin kadınların kocalarına aşık, işveli ve onları kadınlıklarına bağlayan kadın olmaları Rabbimizin arzusudur. Hiç şüphe yok ki Kur’an-ı Kerim’de Cennet kadınlarının vasfedilmesinin bir gayesi de Müslüman kadınları, onların vasıflarıyla vasıflanmaya yöneltmektir.

Cinsi münasebetten önce fısıldaşma; öpme, dil ve dudakları emme v.s. müekked sünnettir. Aksine davranış mekruhdur.

Sevişmede bir sınır varmıdır?

Koca ile karısı arasında adet ve lohusalık hallerinde cinsi münasebette bulunma ile arka uzuvdan ilişki ve mazohizm-sadizm dışında hiç bir kesin yasak yoktur.
Bu sebeple bu haramların dışında ayıp-günah olacak hiçbir cinsel davranış tasavvur edilemez.
Üreme organından olmak şartıyla, eşler diledikleri gibi birleşebilirler. bu onların seçimine bağlıdır. Ancak Allah’ın Resûlü’nün sözlü sünnetine uyumluluğu dolayısıyla klasik şekil denilen kadının sırt üstü yatma şeklinin temel tercih olarak benimsenmesi uygundur.


sevişme sahneleri sevişmek sevişme görüntüleri sevişmeler
sevişme teknikleri ön sevişme öpüşme

 
 
 
 
 
 
 
Bugün 24 ziyaretçi (53 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol